tag:blogger.com,1999:blog-57363041126845063122024-03-06T23:03:26.691+03:00PINAR CADISIPınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.comBlogger51125tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-18667166774398122332011-06-07T19:43:00.000+03:002011-06-07T19:43:38.177+03:00SAAT 02:00'DA PİŞER Mİ YEMEK?Cadı'nın mutfağında pişer. Bir kere, gece yemek yapmayı çok seviyorum. Gündüzün koşturmacası, güneşin sıcağı, şehrin gürültüsü ve telaşlı maratonlar olmadan, en sakin, en dingin haliyle mutfakta çalışmayı sever cadı:) <div>Hele zeytinyağlılar... Geceden buzdolabına konunca nasıl da hazır olur mis gibi zeytinyağlı soğukluğuyla... Sabah buzdolabını açıp bir tencere zeytinyağlı taze bakla görmek nasıl da güzel bir sabah sürprizi oluyor benim için...<div>Zeytinyağlı Taze Bakla resmen kendi kişiliği, karakteri olan nadide yemeklerden biridir bana göre. Farklıdır bir kere, yeşildir, olgundur, güzeldir, ne bileyim, hayatın güzel bir aromasıdır bakla kokusu. </div><div>7-8 yaşındayken, Datça'da komşumuzun bakla tarlasında koşturduğum günleri hatırlarım hep bu mevsimde. Sabahtan akşama kadar bahçede, tarlada, ağaçta yaşayan çocuklar olarak, öyle masaya oturup yemek yediğimiz öğünler nadirdi bizim için. Karnımız acıktı mı, çıkar ağaca, erik, kiraz, badem, şeftali ne bulursak yerdik. Ağaçların reçinelerinden yapış yapış olmuş ellerimize bir de şeftalilerin suyunun turuncu lekeleri bulaşmadan da eve girmezdik.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-DYh-X03QcIw/Te5U4x_ICnI/AAAAAAAAAkY/kzuqIDrPSZ0/s1600/bakla21.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://2.bp.blogspot.com/-DYh-X03QcIw/Te5U4x_ICnI/AAAAAAAAAkY/kzuqIDrPSZ0/s320/bakla21.jpg" width="320" /></a></div><div><br />
</div><div>Çiğ bakla yediğimi hatırlıyorum. Yüzünüzü buruşturuyorsunuz belki, ya da "ay karnın ağrır" diyorsunuz. Haklısınız da... Ama işte benim için çiğ bakla taneleri, koca bir tabak spagettiye eşitti o zaman. Ondan değerlisi yoktu. Isırganlardan kıpkırmızı olan bacaklarımı kaşıya kaşıya, avucumdan bakla taneleri düşe düşe koşardım eve anneannemin yanına. Mutfakta pişenler ayrı bir hikaye. Beyaz peynirli kus kus pilavını unutamam mesela. Nefis patates salataları, zeytinli, karabiberli tuzlu kekleri... Rahmetli anneannem, Edremitli anneannem aynı şekilde bir de zeytinyağlı ustasıydı işte.</div><div>Zeytinyağlı bakla tarifini ondan almadım. Kayınvalidem, annem (anneannemden öğrendiği kadarıyla), okuduklarım...Hepsinin karmasıdır benim zeytinyağlı taze bakla tarifim: ("Instagram"ladığım fotoğrafıyla birlikte:)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-lcOqLEECFcg/Te5VG95AwjI/AAAAAAAAAkc/KpILpbAqwY8/s1600/bakla.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://4.bp.blogspot.com/-lcOqLEECFcg/Te5VG95AwjI/AAAAAAAAAkc/KpILpbAqwY8/s640/bakla.jpg" width="640" /></a></div><div><br />
</div><div>ZEYTİNYAĞLI TAZE BAKLA</div><div><br />
</div><div>750 gr. taze bakla</div><div>2 orta boy soğan</div><div>1-2 diş sarımsak</div><div>1 tatlı kaşığı kaşığı un (ayrıca baklaların kararmaması için 2-3 çorba kaşığı un ve limon katılmış suda beklettim, bunu tarife eklemedim, aklınızda bulunsun)</div><div>2 çorba kaşığı şeker (zeytinyağlılardaki şeker merakımı önceki yazılarımı okuyanlarınız bilir, bu aralar rejimden dolayı şeker miktarlarını da azaltıyorum, düşünün yani, bu azaltılmış hali:)</div><div>1,5 su bardağı su</div><div>1 tatlı kaşığı tuz</div><div>limon suyu</div><div>zeytinyağı (tercihiniz oranında; bir miktarını soğanlarını kavurmak için kullandım)</div><div>dereotu (çok az bir miktar pişerken de ekliyorum, kokusunu baklaların iyice çekmesi için)</div><div><br />
</div><div>Dediğim gibi kararmaması için baklaları yıkadıktan sonra uçlarını kestim ve yukarıda anlattığım unlu limonlu suda beklettim. Sonra yıkayıp, süzdüm. Tencereye zeytinyağını ilave ettim ve önce soğanları kavurdum. Soğanlar yumuşayınca süzdüğüm baklaları ekledim ve limon, ezilmiş sarımsak, su, zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı un karışımını tencereye, baklaların üzerine ekledim. Biraz karıştırdım, dereotu ekledim, tencerenin kapağını kapattım. Kötü haber, toplam ne kadar pişirdiğimi bilmiyorum. Yarım saat kadar sonra kontrol etmeye başladım. Sonra biraz daha bekledim. Baklalar iyice pişip, yumuşayınca ateşin altını kapadım. E tadına da baktım tabi:) Çok lezzetliydi, sabaha kadar nasıl bekleyeceğimi düşündüm. Ama bekledim:)</div><div>Ilınınca üzerine bol dereotu ekledim. Daha sonra buzdolabına kaldırdım. Şimdi, biraz annemlerde, biraz bizde olmak üzere, zeytinyağlı taze baklalarımız sahneye çıkmayı bekliyor. Ben yavaş yavaş mutfağın yolunu tutayım, siz de kısa zamanda pazara, markete, iyi bakla satan herhangi bir yere uğrayıp bakla ziyafetinizi hazırlamaya başlayın...</div><div>Uzun zaman olmuş, burayı çok özlemişim, sizleri de:)</div><div><br />
</div></div>Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-64685602712743968802011-06-06T03:58:00.000+03:002011-06-06T03:58:40.172+03:00ÜZERİMDE BİR HAFİFLİKTaşıdığım fazladan 10 kg'ı bıraktım bir kenara:) İşte bu nedenle de çok çörek börek tarifi yayınlama fırsatım olmadı maalesef. Ama değişik salata tarifleri, zeytinyağlılar ve hafif lezzetlere yazık olmasın istiyorum. Yazmaya devam o yüzden. Beni izleyenleriniz alıştı zaten. Bir varım, bir yokum... İşlerin yoğunluğu, rejim maratonu vs. derken uzak kalmışım yine bir kaç ay. Gece gece yazmak geldi içimden şimdi. Özlemişim blogumu.<br />
Bu arada sevgili <a href="http://www.manekinekophoto.com/">Maneki Neko</a>'yla çok keyifli bir fotoğraf çekimini geride bıraktık. <a href="http://www.facebook.com/media/set/?set=a.229189927098384.77408.211629225521121">Fotoğraflar</a> dan ilk bir kaç tanesi burada. Albüm hazırlığı da tüm hızıyla devam ediyor. O zaman ben yazmaya devam, siz izlemeye, paylaşalım ne varsa hayatta:)Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-53253796577428518482010-05-17T01:20:00.001+03:002010-05-21T03:08:39.829+03:00ÇOOOK HAFİF BİR PAZAR YEMEĞİBugün bütün gün evdeydim. Zaten maç var, dışarısı kalabalık. En huzurlu yer evim bugün. Ama karnı acıkmaya başlayınca insan biraz değişiklik de istiyor tabi. Pazar yemeği için dışarı çıkmaktan daha hafif ve daha pratik alternatifler de olsa gerek. Evet, var...<br />
Geçen gün markette Söke Un'un özel 7 tahıllı ekmek karışımı paketlerinden görünce denemek istedim. Hafif pazar yemeği için de ideal olacağını düşündüm. Kahvaltı mı, brunch mı, öğle yemeği mi, akşam yemeği mi belli olmayan bir saatte, hayli hafif bir yemek düşünüyordum. Tam da düşündüğüm gibi oldu.<br />
Tarifleri de gayet kolay, hazırlaması pratik.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S_Bvh1sKomI/AAAAAAAAAhY/QMVD5Dr-ycs/s1600/7+tah%C4%B1ll%C4%B1+ekmek.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S_Bvh1sKomI/AAAAAAAAAhY/QMVD5Dr-ycs/s640/7+tah%C4%B1ll%C4%B1+ekmek.JPG" width="640" /></a></div><span class="Apple-style-span" style="color: #274e13;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-large;">7 TAHILLI EKMEK</span></b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #274e13;"><b><i>malzemeler:</i></b></span><br />
500 gr Söke 7 Tahıllı Un Karışımı<br />
2 su bardağı ılık su<br />
1 tatlı kaşığı tuz<br />
2 çorba kaşığı şeker<br />
<i><span class="Apple-style-span" style="color: #274e13;"><b>Nasıl nasıl?</b></span></i><br />
Paketin arkasındaki tarifi uyguladım ama fazladan tuz ve şeker ilave ettim. Kendinden mayalı bir un karışımı olduğu için tarifte maya kullanmıyoruz. Zaten harika kabarıyor ve tam kıvamında bir ekmek çıkıyor ortaya. Hamur yoğurma makinesinde tüm malzemeleri güzel bir hamur haline gelene kadar karıştırdım. Streç folyoyla üzerine örttüm ve 30 dk. kadar dinlendirdim. fırına vermeden önce üzerlerine fırçayla süt sürdüm. 230 dereceye ısıttığım fırında 10 dk bu derecede, daha sonra 15-20 dk kadar daha 200 derecede pişirdim. Ortaya harika iki orta boy ekmek çıktı. Biri annemlere gitti, biri bize kaldı.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S_Bvn63eAmI/AAAAAAAAAhg/x03f0VbAFxY/s1600/ton+bal%C4%B1%C4%9F%C4%B1+salatas%C4%B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S_Bvn63eAmI/AAAAAAAAAhg/x03f0VbAFxY/s640/ton+bal%C4%B1%C4%9F%C4%B1+salatas%C4%B1.JPG" width="640" /></a></div><span class="Apple-style-span" style="color: #274e13; font-size: x-large;"><b>TON BALIĞI SALATASI</b></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #274e13;"><b><i>malzemeler:</i></b></span><br />
1 küçük kutu ton balığı<br />
2 adet taze soğan<br />
1,5-2 çorba kaşığı mayonez<br />
1 çorba kaşığı tatlı mısır<br />
1 tatlı kaşığı beyaz krem peynir<br />
3-4 adet minik kornişon turşu<br />
tuz<br />
kara biber<br />
2-3 yaprak kıvırcık marul<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #274e13;"><i><b>Nasıl nasıl?</b></i></span><br />
Sık sık yaptığım, meze türünde bir karışımdır bu. Ton balıklı sandviç yaparken de aynı karışımı kullanıyorum. Yine bu şekilde meze türevi hafif atıştırmalıklar hazırladığımda vazgeçilmezlerimden. Ton balığı, mayonez ve istenirse krem beyaz peyniri iyice karıştırdıktan sonra incecik doğradığım taze soğanları ve diğer malzemeleri ekleyip iyice karıştırdım.<br />
Kendi elcağızlarımla(!) yaptığım ekmeklerimi dilimledim ve servis tabağına kıvırcık marul üzerine yerleştirdiğim ton balığı salatalarını ekledim. Yanlarına da cherry domates ve küçük kesilmiş badem salatalıklar. Dünden biraz salata sosum da artmıştı. İsteyen üzerine ondan da damlatır biraz. Afiyet olsunmuş:)Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-26014796331992740662010-05-15T04:16:00.000+03:002010-05-15T04:16:01.537+03:00İLK ÖDÜLÜM:)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S-31sYLjplI/AAAAAAAAAhQ/qSF-IyGQ-Ng/s1600/sweetblog.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S-31sYLjplI/AAAAAAAAAhQ/qSF-IyGQ-Ng/s320/sweetblog.jpg" /></a></div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Canım arkadaşım </span><a href="http://hayattanazicik.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">estergonyesil</span></a><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;"> beni bu tatlı ödüle layık görmüş. Çooook teşekkür ederim kendisine. Bloglarımız tatlı olabilir ama bu düşünceli, nazik hareketlerle, birbirinden şirin yorumlarla daha da tatlı oluyor her şey...</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">Şu yorgunluğumuzu bir türlü üzerimizden atamadığımız günlerde ne kadar serin ne kadar rahatlatıcı bir haber oldu bu. Ödülün tatlılığına bakar mısınız...oleeeeeyyyy:) ha, bir de bir kaç kural var bu ödülle ilgili...</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">K</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">urallar :<br />
1) Bu ödülü 10 tatlı blogger'a gönderin.<br />
2) Bu ödülle ilgili bir post yazın fotoyu ve ödülü göndereni yazın.<br />
3) Ödülü blogunuza koyun.<br />
4) Ödüllendirdiğiniz 10 kişiyi yorumla bilgilendirin</span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 18px;">İşte benim ödüllendirdiklerim:</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><a href="http://birdemliksohbet.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">http://birdemliksohbet.blogspot.com</span></a></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><a href="http://sagliklimutfak.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">http://sagliklimutfak.blogspot.com</span></a></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><a href="http://mimosacafe.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">http://mimosacafe.blogspot.com</span></a></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><a href="http://umutluhayat.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">http://umutluhayat.blogspot.com</span></a></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><a href="http://hunerlibayanlar.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">http://hunerlibayanlar.blogspot.com</span></a></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><a href="http://kendimceyemek.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">http://kendimceyemek.blogspot.com</span></a></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><a href="http://kedilimutfaklar.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">http://kedilimutfaklar.blogspot.com</span></a></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><a href="http://narince-narince.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">http://narince-narince.blogspot.com/</span></a></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: small;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><a href="http://www.degisiktatlar.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">http://www.degisiktatlar.com/</span></a></span></span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: small;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px; line-height: 18px;"><a href="http://yemektepsisi.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, sans-serif;">http://yemektepsisi.blogspot.com/</span></a></span></span>Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-16517192768824118532010-05-12T01:26:00.000+03:002010-05-12T01:26:48.298+03:00SAHNE SAHNE SAHNE<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S-nZa21JlAI/AAAAAAAAAhA/cq84C_5WzlE/s1600/bal%C4%B1kesir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="262" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S-nZa21JlAI/AAAAAAAAAhA/cq84C_5WzlE/s400/bal%C4%B1kesir.jpg" width="400" /></a></div>Süper bir konser daha geride kaldı. Eğlenceli, komik mi komik, coşkulu, enerjik güzel bir Balıkesir ziyareti de bonus'uydu. <a href="http://www.aslionline.com/">Aslı Gökyokuş</a> ve saz heyeti(!) olarak Balıkesir Üniversitesi'nde çok eğlenceli bir konser verdik. Dünyalar tatlısı bir seyirci topluluğu, güzel insanlar, şahane bir <a href="http://www.termalasya.com/">termal otel</a> aklımda kalanlar olacak.<br />
Bu arada bilgisayarım iyileşti:) Ha, bir de konser var bugün (12.05.2010), Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde, bekleriz tabi ki:)Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-7929543027796022182010-05-03T18:23:00.000+03:002010-05-03T18:23:12.356+03:00BİLGİSAYARIM BOZULDU...Diyeceksiniz "nerde bu cadı kaç gündür?" Haklısınız da, bilseniz nasıl elim kolum bağlı, bilgisayarsız hayat ne kadar tuzsuz bibersizmiş meğer... Durup dururken virüs mirüs olmadan çat diye bozulur muymuş bilgisayar? Bozulurmuş efendim. Kocacık tamir edermiş onu ben de buradan "kusuruma bakmayın" dermişim sizlere. Olurmuş böyle şeyler. Döneceğim, pek yakında....Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-38378525215689964622010-04-29T18:43:00.000+03:002010-04-29T18:43:06.733+03:00ÇİLEKLİ CHEESECAKE AMA SÜZME YOĞURTLA...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9mn7HaGlNI/AAAAAAAAAgo/YwFPYPquIak/s1600/%C3%A7ilekli+cheesecake.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9mn7HaGlNI/AAAAAAAAAgo/YwFPYPquIak/s640/%C3%A7ilekli+cheesecake.JPG" width="640" /></a></div>Cheesecake kelimesini duyduğu zaman yüzü gülmeyen bir insan var mıdır acaba? Hadi deneyin, bir arkadaşınızla konuşurken "cheesecake yapacağım" veya "yaptım" deyin, bakın nasıl da koca bir gülümseme yerleşiyor yüzüne. Cheesecake konusunda son derece seçici davranan bir insanım ben. Her cheesecake'i sevemiyorum çünkü içerisinde kutu kutu labne peynir ve krema olunca bana çok ağır geliyor doğrusu. Bu nedenle hayatta yiyip yiyebildiğim ve yerken mutluluktan coştuğum nadir cheesecake'lerden ikisi Starbucks'ın limonlu cheesecake'i ve browni cheesecake'idir. Peki neden? Çünkü Starbucks'ın cheesecake'leri labne peyniriyle değil, süzme yoğurtla yapılır. Bu nedenle de tadı hafif mi hafiftir. En azından ben Starbucks'da çalışırken öyleydi. Lezzetleri de onca yıldan sonra değişmediğine göre, hala öyle olsa gerek. İnternette bir sürü tarif aradım. Labne peynirli, kremalı tarifleri elemek zorunda kaldım. Aman ha sizler sayfanıza peynirli tarifler koyduysanız sakın üstünüze alınmayın. Hepsi harikadır, inanılmazdır eminim. Bu sadece, benim cheesecake'e süzme yoğurtlu tariflerle alışmış olmamdan kaynaklanıyor. Taban tarifini zaten biliyordum. Sadece iç krema malzemesi ve sos malzemesi konusunda yardıma ihtiyacım vardı. <a href="http://acikbufe.blogspot.com/">Açık Büfe</a>'nin cheesecake tarifi kek kreması anlamında tam istediğim ve düşündüğüm gibiydi. <a href="http://acikbufe.blogspot.com/2007/09/ahududulu-szme-yourt-keki-cheesecake.html">Ahududulu Süzme Yoğurt Keki</a>'nin "kek malzemeleri" bölümünden esinlendim bu nedenle. Kendilerine çok teşekkür ederim. Sos tarifinde ise "<a href="http://www.yemekzevki.net/">Yemek Zevki</a>"ndeki "<a href="http://yemekzevki.net/2008/07/25/cilekli-cheesecake/">çilekli cheesecake</a>"in sos malzemelerini kullandım. Esinlendiğim tüm tarifler için sahiplerine çok çok teşekkür ederim. Gelelim tarife:<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9moBOg4M0I/AAAAAAAAAgw/-soQNOOfFak/s1600/%C3%A7ilekli+cheesecake2.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9moBOg4M0I/AAAAAAAAAgw/-soQNOOfFak/s400/%C3%A7ilekli+cheesecake2.JPG" width="400" /></a></div><b><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-large;"><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;">ÇİLEKLİ CHEESECAKE</span></span></b><br />
<i><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;"><b>malzemeler:</b></span></i><br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;">tabanı için:</span><br />
1,5 paket Eti Burçak yulaflı bisküvi (rondoda iyice çekip un haline getirdim.)<br />
100 gr. erimiş veya oda sıcaklığında tereyağ<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;">kek için:</span><br />
500 gr süzme yoğurt<br />
1/2 paket labne peyniri + 1/2 paket taze krema peyniri (carrefour marka kullandım, tarifte 1 paket labne peyniri yazıyor.)<br />
1 bardak şeker<br />
2 tepeleme yemek kaşığı un<br />
2 yumurta<br />
1/4 bardak süt (biraz daha az kullandım)<br />
1 yemek kaşığı limon suyu<br />
tarifte ayrıca limon kabuğu rendesi de yer alıyordu, ben kullanmadım.<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;">sos için:</span><br />
2 yemek kaşığı nişasta (buğday nişastası kullandım)<br />
4 yemek kaşığı şeker<br />
2 fincan su<br />
1 su bardağı çilek püresi (çilekleri iyice yıkadıktan sonra rondoda püre haline getirdim.)<br />
"Fincan" ölçüsünü çay fincanı olarak kullandım ama sanırım büyük oldu biraz çünkü sos tatsızdı, o nedenle ben 3 kaşık daha şeker ilave ettim. Sanırım türk kahvesi fincanıydı, "fincan" olarak belirtilen.<br />
Ben ayrıca süsleme için 4-5 dilimlenmiş çilek hazırladım.<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;"><i>Nasıl Yaptım?</i></span></b><br />
Taban için, iyice çekilmiş bisküviyi tereyağıyla karıştırdım. İyice karıştırdıktan sonra, yağlanmış kelepçeli kek kalıbının dibine bastırarak döşedim. Buzdolabında iyice sertleşmesi için 10-15 dakika beklettim.<br />
Kek için, sırasıyla, süzme yoğurt, peynirler, şeker, un, limon suyu, tek tek yumurtalar ve son olarak sütü, yavaş çalışan mikesere ekledim. Hızını yavaş yavaş arttırdım ve iyice karıştıktan sonra tabanın üzerine kek karışımını boşalttım. 180 derecelik fırında kek kabarıp, üzeri iyice kızarana kadar (yaklaşık 45 dk.) pişirdim. ayrıca fırının içerisine küçük bir güveç kabında su da koydum ki, üzeri çatlamasın. Kek piştikten sonra fırını kapadım ama kapağını 1 saat süreyle açmadım. Bu sürenin sonunda keki iyice soğuması için biraz da dışarıda beklettim ve soğuduktan sonra üzerine hazırladığım sosu döktüm. Bu arada sos için nişasta, şeker ve suyu pişirdim. Soğuduktan sonra çilek püresini ilave ettim. Sosun yarısını kekin üzerine döktükten sonra, 4-5 dilimlenmiş çileği de kekin üzerine döktüm ve kalan sosu da ekledim. Soğuyan keki buzdolabına kaldırdım. Ben bu işlemleri gece yatmadan önce yaptım ki kek sabaha soğumuş olsun. Gece boyunca iyice soğuyan ve sosu sertleşen cheesecake'i sabah kelepçeli kalıptan dikkatlice çıkardım.<br />
Ortaya böyle bir güzellik çıktı işte. Lezzeti mükemmeldi. Emeği geçen tüm blog yazarı arkadaşlarıma teşekkür ederim.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9moHeXSI7I/AAAAAAAAAg4/8lqxUbqfqPg/s1600/%C3%A7ilekli+cheesecake3.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9moHeXSI7I/AAAAAAAAAg4/8lqxUbqfqPg/s400/%C3%A7ilekli+cheesecake3.JPG" width="400" /></a></div>Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-6477033109073706152010-04-24T01:36:00.001+03:002010-04-24T01:38:29.684+03:00"chez Nathalie" ve çikolataya doyan bir Cadı...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9IgjEh5mqI/AAAAAAAAAgg/E-7sKfj3pd4/s1600/chez+natalie.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9IgjEh5mqI/AAAAAAAAAgg/E-7sKfj3pd4/s400/chez+natalie.jpg" width="400" /></a></div>Sevgili öğrencimiz ve arkadaşımız Boğaç bugün elinde sürpriz bir kutuyla geldi. Tabi cadının gözler fal taşı. Küçük bir çocuk gibi "Ne var içinde? ne var içinde?" Bir de öğretmen olacağım:) Evin içinde koşturup durmadığım kaldı. Kutu açıldı. İçinden Gökhan'a, bana ve Boğaç'a bakan mis gibi Beyaz Fırın "chez Nathalie" markalı çikolataları çıktı. Margarin yerine kakao yağı, çok az şeker, meyve aroması yerine meyvenin kendisi, özenle seçilmiş kuru yemişler, elde şekillenen çikolatalar; Chez Nathalie markasının özelliklerinden sadece bazıları...(<a href="http://www.beyazfirin.com/beyaz_firin_chez_nathalie.aspx">http://www.beyazfirin.com/beyaz_firin_chez_nathalie.aspx</a>)<br />
İncecik bir tabaka halindeki kaliteli çikolata tabletlerinin üzerindeki kuruyemişleri görüyor musunuz? Herkesin zevki farklı tabi. Ben kayısılı ve vişneli olanlara bayıldım. Boğaç'cığım çok teşekkürler...Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-5764545196223819422010-04-23T22:25:00.000+03:002010-04-23T22:25:35.346+03:00SALATALIK KAVURMASI<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9Hz19D5O0I/AAAAAAAAAgY/_aS2ZXOnAyg/s1600/salatal%C4%B1k+kavurmas%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9Hz19D5O0I/AAAAAAAAAgY/_aS2ZXOnAyg/s640/salatal%C4%B1k+kavurmas%C4%B1.jpg" width="640" /></a></div>Sevgili Tijen'ciğimden yine son derece yaratıcı, hafif ve lezzetli bir tarif denedim bugün. <a href="http://www.idefix.com/kitap/turunc-kokulu-dusler-tijen-inaltong/tanim.asp?sid=MNMC0OKPDK2KZ6TWRFEZ">Turunç Kokulu Düşler</a>'den bu tarif de. <a href="http://pinarcadisi.blogspot.com/2010/03/portakalli-ve-cikolatali-ustelik-seker.html">Portakallı ve Çikolatalı Kek</a>'i hatırladınız mı? O da aynı kitaptaki yüzlerce muhteşem tariften biri.<br />
İlk duyduğunuzda "salatalık pişer mi hiç?" diyebilirsiniz. Yok, ben demedim çünkü değişik şeyler denemeyi çok seven bir insan olarak başlığı görmem bile tarifi yapmaya karar vermeme yetti.<br />
Çok basit bir tarif. Tavsiye ederim.<br />
<b><i><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;">malzemeler:</span></i></b><br />
4 adet salatalık<br />
1 diş sarımsak (ezilmiş)<br />
2 çay kaşığı tereyağ<br />
1 çorba kaşığı kadar doğranmış dereotu<br />
taze çekilmiş kara biber, tuz<br />
Salatalıkları yıkayıp doğradıktan sonra, uzunlamasına ikiye kestim ve çekirdeklerini çıkardıktan sonra ince ince dilimledim. Tereyağında karabiber, tuz ve sarımsağı biraz çevirdim. Karabiber ve sarımsakların kokularını duymaya başladığımda salatalıkları ekledim ve 3-4 dakika bu şekilde kavurmaya devam ettim. Ateşten aldıktan sonra da üzerine dereotu serptim. Meze olarak, ara sıcak olarak veya sadece garnitür olarak ideal bir tarif, Tijenim çoook teşekkürler...Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-59338181288614342102010-04-23T01:04:00.000+03:002010-04-23T01:04:43.858+03:00ORGANİK PAZARDAN SOFRAMIZA GELENLERDün Çarşamba'ydı. Malum, biz Kadıköy'lülerin organik pazar günü. Annemi aldım öğleden sonra, hafif yağmur sinyali veren ama sıcak mı sıcak, güzel mi güzel bir havada, mis gibi Özgürlük Parkı'nda güzel bir gezintiye çıktık. Pazar, sıradan bir pazar değil de organik pazar olunca işler değişiyor. Ürünleri satan kişilerin kültürleri, bilgileri, kendi yetiştirdikleri ürünlerin en iyi şekilde tanıtımlarını yapmalarından tutun da, pazar içerisinde dolaşırken kulağınızı okşayan jazz tınıları, etrafta mırıldayan kediler, kuşlar, böcekler, yeni açmış çiçeklere kadar, her şey cenneti çağrıştırıyor sanki. Seviyorum o yüzden çarşamba günlerini. Gerçi normal pazarlar da çok zevk veriyor bana. Pazar renktir çünkü. Çeşitlerin, doğanın sunduklarının sergisidir bir anlamda. Tabi organik olunca iç rahatlığı da beraberinde artmış oluyor.<br />
Çok fazla bir şey almadım aslında. Organik kahverengi pirinç, 1/2 kilo bebe havuç, 1/2 kilo yer elması, bir de pazarda dolaşırken içmek için bir şişe karadut suyu.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGHFDHMJI/AAAAAAAAAfw/sL3DvXOkOBU/s1600/organik+%C5%9Feyler.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGHFDHMJI/AAAAAAAAAfw/sL3DvXOkOBU/s400/organik+%C5%9Feyler.jpg" width="400" /></a></div>Şöyle bir turladıktan sonra anneciğimle güzel demli bir çay içtik. Derslerim de vardı, vakit çok bol değildi. Dönüşte enginarlara gözüm takıldı ama almadım. Kara bir kediciği sevdim. Kediler jazz dinlemeyi çok seviyorlar. Saksafon çalan müzisyen enstrümanını bırakınca kara kedinin mırlaması azalıyordu, tekrar başladığınca kedicik de mırıltılara başlıyordu.<br />
Oradan buradan anlattım ufak tefek şeyler, içimden geldiğince. Çok detaya, çok kelime oyununa, edebiyata girmeden çünkü kelimeler ve cümlelerin de biraz organikleşmeye ihtiyacı var sanırım.<br />
Bugün de dün aldığım cicilerle harika yemekler ortaya çıktı. Akşam yemeğimiz hafifti, lezizdi, çok eğlenceliydi. Ufak ufak bahsedeyim mi?<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGkubGyTI/AAAAAAAAAgA/0T8Yb3sd6I0/s1600/shamrock-border1h.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGkubGyTI/AAAAAAAAAgA/0T8Yb3sd6I0/s320/shamrock-border1h.gif" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><b><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-large;"><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;">SARIMSAKLI MAYDANOZLU EKMEKLER</span></span></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGV-lxsDI/AAAAAAAAAf4/b7hJVV_JRAE/s1600/sar%C4%B1msakl%C4%B1maydekmekler.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGV-lxsDI/AAAAAAAAAf4/b7hJVV_JRAE/s640/sar%C4%B1msakl%C4%B1maydekmekler.JPG" width="640" /></a></div><i><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;"><b>malzemeler:</b></span></i><br />
3 adet kepekli ekmek<br />
4 diş sarımsak<br />
3 dal maydanoz<br />
1 çorba kaşığı zeytinyağı<br />
tuz<br />
1 çorba kaşığı limon suyu<br />
6 ince parça taze kaşar peyniri<br />
<br />
Peynir hariç tüm malzemeleri havan ezeceğiyle ezerek iyice karıştırdım. Ekmeklerin üzerine sürdüm ve en üste de parça kaşar peynirlerini yerleştirdim. Fırının ızgara kısmını biraz ısıttım ve ekmekleri aluminyum folyonun içerisine koyduktan sonra folyoyu sıkıca kapattım. 10-15 dakika kadar ızgarada pişirdim. Piştikten sonra folyoyu açtım ve ocağın kendi ısısıyla biraz daha çıtır hale gelmesini sağladım.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGkubGyTI/AAAAAAAAAgA/0T8Yb3sd6I0/s1600/shamrock-border1h.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGkubGyTI/AAAAAAAAAgA/0T8Yb3sd6I0/s320/shamrock-border1h.gif" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGkubGyTI/AAAAAAAAAgA/0T8Yb3sd6I0/s1600/shamrock-border1h.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><b><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-large;"><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;">KARA CADI PİLAVI</span></span></b></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DG1fcSpdI/AAAAAAAAAgI/fX2A4opVTkw/s1600/karacad%C4%B1pilav%C4%B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DG1fcSpdI/AAAAAAAAAgI/fX2A4opVTkw/s640/karacad%C4%B1pilav%C4%B1.JPG" width="640" /></a></div><b><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;"><i>malzemeler:</i></span></b><br />
2 su bardağı ayıklanmış yıkanmış kahverengi pirinç<br />
3 dal taze soğan (ince doğranmış)<br />
10-12 doğranmış taze fasulye<br />
1/2 konserve mısır<br />
tavuk suyu (2 bardak)<br />
sıcak su (2 bardak)<br />
1 tatlı kaşığı tereyağ<br />
2 çorba kaşığı ayçiçek yağı<br />
tuz<br />
taze çekilmiş kara biber<br />
<br />
Pirinçleri önce 1/2 saat kadar sıcak suda beklettim. Daha sonra tereyağ ve sıvı yağ karışımında biraz kavurdum. Tuzu, tavuk suyunu, sıcak suyu ekledim. Üstüne fasulyeleri koydum, kapağını kapatarak suyun büyük kısmını çekene kadar pişirdim. Biliyorsunuz kahverengi pirinç kolay pişmez. Beyaz pirincin iki katı oranında su ve iki katı oranında pişirme süresi gereklidir. Pirinçler biraz suyunu çekince, içinde daha su varken, taze soğanları ve mısırları da ekledim. Diğer malzemeleri de koyduktan sonra kapağı kapattım ve iyice pişene kadar ateşte tuttum. Piştikten sonra havlu kağıtla tencerenin üzerini örttüm, kapağı kapattım ve 15 dakika kadar demlenmeye bıraktım. Afiyet olsun.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGkubGyTI/AAAAAAAAAgA/0T8Yb3sd6I0/s1600/shamrock-border1h.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DGkubGyTI/AAAAAAAAAgA/0T8Yb3sd6I0/s320/shamrock-border1h.gif" /></a></div><br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-large;"><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;">ZEYTİNYAĞLI YER ELMASI</span></span></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DHKe8QGwI/AAAAAAAAAgQ/qgcpe0BCles/s1600/zeytinya%C4%9Fl%C4%B1yerelmas%C4%B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S9DHKe8QGwI/AAAAAAAAAgQ/qgcpe0BCles/s640/zeytinya%C4%9Fl%C4%B1yerelmas%C4%B1.JPG" width="640" /></a></div><b><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;"><i>malzemeler</i></span></b><br />
En sevdiğim yemeklerden birisidir. Kaldı ki buram buram havuç kokan havuçlar ve buram buram yer elması kokan yer elmalarıyla bir başka oluyor:)<br />
1/2 kg yer elması<br />
3 adet bebe havuç<br />
10 adet arpacık soğan<br />
3 tatlı kaşığı toz şeker<br />
1 tatlı kaşığı tuz<br />
1/2 limonun suyu<br />
2 çorba kaşığı zeytinyağı<br />
3 dal maydanoz<br />
İlk önce yağda arpacık soğanlarını kavurdum. Küçük doğradığım havuçları da ekledim. 2-3 dakika kapağı kapalı olarak pişirdim. Yıkayıp doğradıktan sonra limonlu suda beklettiğim yer elmalarını da ekledim. Şeker, tuz ve limon suyu ilavesinden sonra üstüne gelecek kadar sıcak su ekledim ve suyunu çekene kadar yani havuçlar ve yer elmaları pişene kadar kısık ateşte tuttum. Tencereden aldıktan sonra üzerine ince doğranmış maydanozları serptim. Soğuttuktan sonra servis yaptım.<br />
İşte organik bir çarşamba gününün sonrasında kocacığımla keyfini çıkardığımız sofranın detayları arkadaşlar...Umarım beğenmişsinizdir. Kadıköy tarafındaysanız mutlaka Çarşamba günkü pazara uğramanızı tavsiye ederim.Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-3138334366123111982010-04-21T23:04:00.000+03:002010-04-21T23:04:04.207+03:00ELMALI TARÇINLI PASTA<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S89Y37yrgVI/AAAAAAAAAfg/UMEAHolaa6g/s1600/elmal%C4%B1+tar%C3%A7%C4%B1nl%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S89Y37yrgVI/AAAAAAAAAfg/UMEAHolaa6g/s640/elmal%C4%B1+tar%C3%A7%C4%B1nl%C4%B1.jpg" width="640" /></a></div>Ne zamandır yayınlamayı beklediğim bir tarifti bu ama fırsat olmadı. Benim değil zaten. <a href="http://yemekgunlugum.blogs.com/yemek_gunlugum/">Yemekgünlüğüm</a>'deki muhteşem iki tarifin tarafımdan birleştirilmiş hali:) Harika ve pratik bir <a href="http://yemekgunlugum.blogs.com/yemek_gunlugum/2008/10/elmal%C4%B1-turta.html">elmalı turta</a> tarifinin üzerine yine <a href="http://yemekgunlugum.blogs.com/yemek_gunlugum/">yemekgünlüğüm</a>'den bir başka tarif olan <a href="http://yemekgunlugum.blogs.com/yemek_gunlugum/2006/09/aslnn_havulu_ke.html">havuçlu kek</a> tarifinin üzerindeki krema'yı ekleyince, elma ve tarçına da uyumlu bir şekilde süsleyince ortaya böyle güzel bir görüntü çıktı işte. Yemekgünlüğüm'e teşekkür ederim farkında olmadan bu şahane pastayı oluşturmama yardımcı olduğu için. Bu tarifle beraber misafirlere sunduğum yemeğin tüm tarifleri de bitmiş oluyor. Afiyet olsuuuunnn....<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S89Z5OfoRmI/AAAAAAAAAfo/-cp_LWOtTjs/s1600/elmal%C4%B1tar%C3%A7%C4%B1nl%C4%B12.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S89Z5OfoRmI/AAAAAAAAAfo/-cp_LWOtTjs/s320/elmal%C4%B1tar%C3%A7%C4%B1nl%C4%B12.JPG" /></a></div>Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-58877512507050330392010-04-15T03:42:00.000+03:002010-04-15T03:42:32.328+03:00ET YEMİCEM, ET YEMİCEM, HOOOP YEDİM!Böyle işte benim vejeteryanlık hikayem. Yılın yarısında et yemiyorum. Bir süre süper idare ediyorum. Gayet açık ve net bu konudaki felsefem. Kalbi atan ve aile kuran canlıları yememizin doğru olduğunu düşünmüyorum. Ama irade bu tabi, bir yere kadar dayanabiliyorum. Genellikle beni davamdan vazgeçiren ya lahmacun oluyor, ya kebap. Yani yurt dışında olsam hiç sıkıntım olmaz bu disiplini sürdürmek konusunda.<br />
İşte bu görüşüm nedeniyle, değerli arkadaşlarım, blog sayfamda mümkün olduğunca az etli tarife yer vermek istiyorum. Biz az yediğimiz için paylaşım da az oluyor dolayısıyla. Ama az da olsa arada sırada çok sevdiğim ve vazgeçemediğim etli tariflere de yer vermeye karar verdim ama minimum düzeyde tüketmemiz dileği ve umuduyla...İşte onlardan biri:<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-large;"><span class="Apple-style-span" style="color: #990000;">SOSİSLİ KOLAY BÖREK</span></span></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8ZgWypNlxI/AAAAAAAAAfY/kvTK5hCyzfs/s1600/sosisli+b%C3%B6rek.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="333" src="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8ZgWypNlxI/AAAAAAAAAfY/kvTK5hCyzfs/s400/sosisli+b%C3%B6rek.jpg" width="400" /></a></div>Geçen günkü davet sofrasından, eklemeye fırsat bulamadığım bir tarif. Misafirler çok beğendi. Çok pratik, kolay ve çok lezzetli. Bu börek tarifini canım Selma Teyze'mden öğrendim. Öpüyorum onu bi sürü, eğer okuyorsa:) Yapıp, pişirmeden buzluğa atıp saklayabilirsiniz, iç malzemesini değiştirebilirsiniz. Ya da pişirdikten sonra buzlukta tutabilirsiniz. Nasıl isterseniz.<br />
<i><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;"><b>Malzemeler:</b></span></i><br />
1 paket kokteyl sosis<br />
3 adet yufka<br />
su<br />
zeytinyağı<br />
1 yumurtanın sarısı<br />
susam<br />
çörekotu<br />
<i><span class="Apple-style-span" style="color: #38761d;"><b>Nasıl Yaptım?</b></span></i><br />
Yufkaları, sigara böreğinden bir boy büyük olacak şekilde üçgen kestim. Yani daire şeklindeki yufkayı 4 kez kesmek suretiyle üçgen yufkalar elde ettim. Bir kat yufka alıp, üzerine fırçayla önce su sürdüm, daha sonra da çok hafif zeytinyağ. Bir yufkayı daha alıp onun üzerine koydum, aynı işlemi yaptım ve içine iki adet kokteyl sosis koyup, kalın sigara böreği şeklinde sardım. Yağlı kağıt serili tepsiye tüm börekleri koyduktan sonra üzerlerine tekrar su ve zeytinyağ sürdüm. Son olarak yumurta sarısı ve üzerine de susam ve çörek otu ekledim. 180-200 derece fırında güzelce kızarana kadar pişirdim.<br />
"Ne biçim tarif? Sosisleri yufkaların içine koydu, fırına verdi!" diyeceksiniz belki ama gerçekten o kadar lezzetli oluyor ki anlatamam. Bir kere, komplike bir lezzet çıkmıyor ortaya. Börek seviyorsanız, sosis seviyorsanız bayılacaksınız. Sade, pratik, lezzetli...Tavsiye ederim...Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-69482768243530152672010-04-13T15:17:00.000+03:002010-04-13T15:17:46.086+03:00MUKAÇİ !!!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8Rfz3uUzuI/AAAAAAAAAe4/labNwveLhNk/s1600/muka%C3%A7i1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8Rfz3uUzuI/AAAAAAAAAe4/labNwveLhNk/s640/muka%C3%A7i1.jpg" width="640" /></a></div>Yani <span class="Apple-style-span" style="color: #990000;">MU</span>z, <span class="Apple-style-span" style="color: #990000;">KA</span>hve ve <span class="Apple-style-span" style="color: #990000;">Çİ</span>kolata:) Madem etkinliğin adı "Adını Sen Koy", koydum işte adını:)) <a href="http://pembedusbahcesi.blogspot.com/">Pembe Düşbahçesi</a>'nden çok sevgili arkadaşlarımızın başlattığı "<a href="http://pembedusbahcesi.blogspot.com/2010/03/malzemeler-bizde-adn-koymak-sizden.html">Adını Sen Koy</a>" etkinliği için yaptım Mukaçi'yi. Etkinliğin özelliği, muz, çikolata ve kahveyi kullanarak güzel bir lezzet çıkarmak ortaya. Bu arada laf aramızda, bu, cadının katıldığı ilk etkinlik. Tarifin linkini e-postayla yollamak yeterliymiş sanırım ama umarım bir yerlerde bir hata yapmıyorumdur:) Arkadaşlar bu anlamda cadı'ya biraz anlayış lütfen:) Ayrıca bu şahane etkinlik için (bence duyuruları, afişi, tasarımı vs. harikaydı) sizlere çok çok teşekkürler...<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8Rf9mH_adI/AAAAAAAAAfA/YjMUvfqpZd0/s1600/muka%C3%A7i2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8Rf9mH_adI/AAAAAAAAAfA/YjMUvfqpZd0/s400/muka%C3%A7i2.jpg" width="400" /></a></div><span class="Apple-style-span" style="color: #990000; font-size: x-large;">MUKAÇİ "Kahve Glazürlü, Muzlu Çikolatalı Mini Kek"</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><i>Kek Malzemeleri:</i><br />
1+ 3/4 su bardağı un<br />
1/2 su bardağı şeker<br />
2 yumurta<br />
1/2 su bardağı sıvı yağ<br />
1 paket kabartma tozu<br />
1 paket şekerli vanilin<br />
3 adet olgun muz (çatalla iyice ezilmiş)<br />
3/4 su bardağı bitter damla çikolata<br />
<i>Glazür Malzemeleri</i><br />
3 çorba kaşığı koyu, yeni hazırlanmış french press kahve<br />
1 çay kaşığı türk kahvesi (toz olarak)<br />
1 tatlı kaşığı oda sıcaklığında bekletilmiş tereyağ<br />
1,5 su bardağı pudra şekeri (koyu glazür kıvamı için biraz daha kullanılabilir.)<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8RgE_syP8I/AAAAAAAAAfI/sgl7ammgPZs/s1600/MUKA%C3%87%C4%B0+haz%C4%B1rlama.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8RgE_syP8I/AAAAAAAAAfI/sgl7ammgPZs/s320/MUKA%C3%87%C4%B0+haz%C4%B1rlama.jpg" /></a></div>Kek için öncelikle yumurtalar ve şekeri hafifçe çırptım. İyice karıştıktan sonra sıvı yağı ekledim. Çatalla iyice ezdiğim muzları ilave ettim. Unu ve kabartma tozunu eleyerek bu karışıma ekledim ve şekerli vanilini de kattım. Son olarak bitter damla çikolataları ekledim ve muffin kalıplarına karışımı paylaştırdım. Yaklaşık 180 derecede kürdan testi başarılı sonuçlanana kadar pişirdim.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8RgNGR6DnI/AAAAAAAAAfQ/Alpl-Cubdc4/s1600/ETK%C4%B0NL%C4%B0Khaz%C4%B1rl%C4%B1k2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8RgNGR6DnI/AAAAAAAAAfQ/Alpl-Cubdc4/s400/ETK%C4%B0NL%C4%B0Khaz%C4%B1rl%C4%B1k2.jpg" width="400" /></a></div>Glazür için, tüm malzemeleri hızlı bir şekilde çırparak, kıvamını buluncaya kadar karıştırdım. buradaki oranlarla hafif kıvamlı bir glazür çıkıyor ortaya çünkü zaten kek de çikolatalı olduğu için şeker komasına sokmayayım kendimi istedim..<br />
Kek ve glazür oda sıcaklığına geldikten sonra glazürü keklerin üzerine paylaştırdım ve iyice soğumasını bekledim.<br />
İşte Mukaçi'nin öyküsü arkadaşlar. Umarım beğenirsiniz. Tekrar teşekkürlerimi sunuyorum cadıyı etkinlik meseleleriyle heyecanlandırıp, gaza getirip, güzel şeyler yaratmasını sağladığınız için:)<br />
<br />
<a href="http://www.pembedusbahcesi.blogspot.com/" title="Adini Sen Koy Etkinligi"><img alt="Pembe Dusbahcesi Adini Sen Koy Etkinligi" height="240" src="http://farm3.static.flickr.com/2784/4424790149_72cf9bb052_m.jpg" width="180" /></a>Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-11206869845016043412010-04-13T01:02:00.001+03:002010-04-13T01:04:42.611+03:00ETKİNLİĞE HAZIRLIK...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8OX2V_hI6I/AAAAAAAAAeY/F8_pIeXZb5s/s1600/ad%C4%B1n%C4%B1+sen+koy.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8OX2V_hI6I/AAAAAAAAAeY/F8_pIeXZb5s/s320/ad%C4%B1n%C4%B1+sen+koy.jpg" /></a></div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial; font-size: small;"><br />
</span><br />
<a href="http://pembedusbahcesi.blogspot.com/">Pembe Düşbahçesi</a>'nden çok sevgili arkadaşlarımızın başlattığı "Adını Sen Koy" etkinliği için son iki gün kalmış. Bu etkinlik için damla çikolata ve muz almıştım. Kahveyi de ekleyince güzel bir tarif çıkacak ortaya. Aklımda süper bir şey var, du bakalım noolcak:) Bekleyiniz, bekleyiniz;) Beklerken siz de tarifleri gönderiniz:)<br />
<br />
<a href="http://www.pembedusbahcesi.blogspot.com/" title="Adini Sen Koy Etkinligi"><img alt="Pembe Dusbahcesi Adini Sen Koy Etkinligi" height="240" src="http://farm3.static.flickr.com/2784/4424790149_72cf9bb052_m.jpg" width="180" /></a>Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-6874114004208277162010-04-12T01:19:00.000+03:002010-04-12T01:19:06.446+03:00VE SOFRADAKİLER...Dersler ve provalarla dolu yoğun bir hafta sonunun ardından birikmiş tariflerle tekrar aranızdayım... Geçen günkü şu davet sofrasının detaylarını anlatmak lazım önce. Sırada öyle çok tarif birikti ki. Bir de hatırlar mısınız bilmem, kayıtlardan birinde "bu site bir tarif sitesi değil" diye atıp tutmuştum. Baktım da, bal gibi bir tarif sitesi olmuş. Hayata dair, kedilerime ve mutfağıma dair her şey dedim ama son zamanlarda öyle keyifli geçiyor ki mutfak maceralarım, anlatmadan olmaz, e tarifleri de paylaşmadan olmaz. Tükürdüğümü mü yalıyorum bilmem artık ama niye tarif sitesi olmasınmış bu site di mi efendim? Bakınız, bakınız, görünüyor tarifler:<br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="color: #990000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-large;">KABAK MEZESİ</span></span></b><br />
Yapması son derece kolay, basit malzemelere ihtiyaç duyan ama çok lezzetli bir mezedir kabak mezesi. Oya Ablam yani Gökhan'ın halası çok daha farklı yapıyor bunu. Sanıyorum ayrıca bir meyane sosuyla hazırlıyor yoğurt yerine. Tadından yenmiyor onun da ama benim tarifim süzme yoğurtla. Hatta ilk öğrendiğim ve uyguladığım tariflerden biridir. Nereden öğrendim, nerden buldum tarifi veya uydurdum mu nedir inanın bilmiyorum.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I_iEQ6kJI/AAAAAAAAAd4/TbFKUo-M34w/s1600/kabak+meze.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I_iEQ6kJI/AAAAAAAAAd4/TbFKUo-M34w/s640/kabak+meze.jpg" width="640" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I9xTm0V-I/AAAAAAAAAdo/mRtKFHdJKLk/s1600/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I9xTm0V-I/AAAAAAAAAdo/mRtKFHdJKLk/s320/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" /></a></div>3 adet kabak (rendelenmiş)<br />
1 bardak süzme yoğurt (Daha yoğurtlu bir lezzet isterseniz oranı arttırabilirsiniz.) (Bu arada yaparken göz kararı kullandım yoğurdu tam olarak 1 bardak olmayabilir, deneyiniz;)<br />
3-4 diş sarımsak<br />
2 çorba kaşığı kadar dereotu<br />
tuz<br />
karabiber<br />
zeytinyağ<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I-SvKR1FI/AAAAAAAAAdw/IwI9DQ2B5c0/s1600/NASIL+YAPTIM.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I-SvKR1FI/AAAAAAAAAdw/IwI9DQ2B5c0/s320/NASIL+YAPTIM.jpg" /></a></div>Rendelenmiş kabakları teflon tavada, çok az zeytinyağ, karabiber,tuz ve su ilavesiyle, iyice yumuşayana kadar pişirdim. Pişen ve soğuyan kabakları 3-4 diş ezilmiş sarımsakla karıştırılmış yoğurda ekledim. Dereotunu ve zeytinyağını da ekledikten sonra iyice karıştırdım. Son olarak bir parça dereotuyla süsleyerek servis yaptım. Dilerseniz kırmızı biberle biraz ateşte kızdırdığınız yağı da üzerine döküp servis yapabilirsiniz. Veya sadece kırmızıbiberle karıştırılmış zeytinyağ ekleyebilirsiniz. Tercih ve sunum zevki tamamen size kalmış. Afiyet şeker olsun...<br />
<br />
<br />
<br />
Şimdi gelelim kısır tarifimize. Burada biraz affınıza sığınmam gerekiyor çünkü sanıyorum hayatımda en göz kararı, en kafama göre, en ölçüsüz yaptığım yemeklerden biridir kısır ama her seferinde aynı şahane lezzet çıkar ortaya. Bunun en temel nedenlerinden biri sanıyorum, kısırın hayatta öğrendiğim ilk tarif olmasıdır. Sanıyorum 12-13 yaşlarındaydım ve Edremitli anneannemin sürekli "sarma içi" yapması nedeniyle çok "kısır" kültürüm oluşmamıştı. "Kısır kültürü" nedir yaa?:) Yani demek istediğim, pilavlık bulgurla yapılan "Sarma İçi" meşhurdu bizim evde ben küçükken. Ona da bayılırım, o ayrı, ama komşunun getirdiği kısır her zaman daha gizemli, daha ulaşılmaz olmuştu gözümde. Veeee, ne yaptım, ne ettim, tarifler deneyerek, ekleyerek, çıkartarak kendi kısır tarifimi oluşturdum. Ölçülerden emin değilim çünkü ölçü kullanmıyorum kısır yaparken ama zaten damak tadına göre malzeme ekleyip çıkarmaya çok uygun bir yiyecek kısır.<br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-large;"><span class="Apple-style-span" style="color: #990000;">KISIR</span></span></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8JA1p36ACI/AAAAAAAAAeA/LVb3owhz4JM/s1600/KISIR.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8JA1p36ACI/AAAAAAAAAeA/LVb3owhz4JM/s640/KISIR.jpg" width="640" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8JA62oImMI/AAAAAAAAAeI/eAXCXR9JjKE/s1600/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8JA62oImMI/AAAAAAAAAeI/eAXCXR9JjKE/s320/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" /></a></div>1/4 paket köftelik veya kısırlık bulgur<br />
2 çorba kaşığı salça (ben domates ve biber salçası karışık kullandım)<br />
5-6 diş sarımsak (eğer isterseniz, ben kısıra çok yakıştığını düşünüyorum.)<br />
1 adet kuru soğan<br />
5-6 dal taze soğan<br />
1 bardak maydanoz<br />
1 bardak dereotu<br />
2 domates<br />
3-4 yemek kaşığı nar ekşisi<br />
2 limon<br />
1 tatlı kaşığı kimyon<br />
1/2 çay bardağı nane (taze nane de olabilir)<br />
tuz<br />
sumak<br />
pul biber<br />
zeytinyağ<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I-SvKR1FI/AAAAAAAAAdw/IwI9DQ2B5c0/s1600/NASIL+YAPTIM.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I-SvKR1FI/AAAAAAAAAdw/IwI9DQ2B5c0/s320/NASIL+YAPTIM.jpg" /></a></div>Küçükken, kısır yaptığımda salçayı hiç pişirmeden çiğ olarak ilave ederdim bulgura ama pişirince lezzeti gerçekten çok farklı oluyor. Öncelikle, bulguru kapaklı bir tencereye alıp, üzerine gelecek kadar sıcak su koydum. Üstünü iyice geçmesine gerek yok, hafif diri kalan bulgurlar, malzemeler ve limonun suyuyla tam kıvamını buluyor çünkü. Sıcak suyu ekledikten sonra tencerenin kapağını kapadım ve yaklaşık 15 dakika bulgurların suyu iyice çekmesini bekledim. Bu arada, 1-2 çorba kaşığı zeytinyağda küçük küçük doğranmış kuru soğanları iyice pembeleşene kadar pişirdim. Daha sonra salçayı ilave ettim ve soğanlarla beraber iyice pişmesini sağladım. Sulandırmak için 2-3 çorba kaşığı kadar sıcak su da ilave ettim ki bulgurlarla iyice kaynaşıp, rengini verebilsin. Soğanlı salçalı karışımını bulgurlara ilave ettim ve iyice karıştırdım ta ki bulgurlar turuncu olup kısır rengine bürünene kadar. Bu aşamada kocacığım yardım ediyor bana. Çok güzel kısır karıştırıyor ben diğer malzemeleri hazırlarken:) Salçayı bulgura iyice yedirdikten sonra biraz tuz(zevkinize göre), ezilmiş sarımsaklar, 1 limon ve zeytinyağıyla kısırı karıştırdım. Limon ve zeytinyağı aromasını bulgurların iyice emmesi için bu süreç. Daha sonra ince doğranmış taze soğan, maydanoz ve dereotunu da ilave edip bir kez daha karıştırdım. Domateslerin kabuğunu kesinlikle soymam ben ama isterseniz soyabilirsiniz tabi. Küçük küçük doğradıktan sonra, domatesleri son katı malzeme olarak ekledim kısıra. Son olarak eklememin nedeni, ezilip dağılmaması için domateslerin. Kimyon, kalan bir limonun suyu, nar ekşisi, (eğer isterseniz) biraz daha zeytinyağ, tuz, pul biber, sumak ve naneyi de ekledim ve son olarak tekrar karıştırdım. Sunum ve süsleme limon ve maydanozlarla olabilir mesela. Afiyet olsun...<br />
Gelelim 3 renkli salataya. Aslında şekil olarak çok başarılı olmadığını düşünüyorum çünkü salatayı, olması gerekenden daha büyük bir kapta yaptığım için, biraz basık oldu görüntüsü. Ama lezzet süperdi.<br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-large;"><span class="Apple-style-span" style="color: #990000;">ÜÇ RENKLİ SALATA</span></span></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8JFHo_JdSI/AAAAAAAAAeQ/txvx4jlUj9U/s1600/%C3%9C%C3%87+RENK+SALATA.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8JFHo_JdSI/AAAAAAAAAeQ/txvx4jlUj9U/s640/%C3%9C%C3%87+RENK+SALATA.jpg" width="640" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I9xTm0V-I/AAAAAAAAAdo/mRtKFHdJKLk/s1600/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I9xTm0V-I/AAAAAAAAAdo/mRtKFHdJKLk/s320/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" /></a></div>4-5 adet orta boy patates (bendeki patatesler nedense baseball topu kadar olduğu için iki tane kullandım.)<br />
2 adet havuç<br />
1/3 kırmızı lahana<br />
1/2 bardak taze soğan (ince doğranmış)<br />
1 bardak maydanoz (ince doğranmış)<br />
kuru nane<br />
tuz<br />
taze çekilmiş karabiber<br />
her bir kat için 4-5 yemek kaşığı zeytinyağ<br />
her bir kat için 1/2 limonun suyu<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I-SvKR1FI/AAAAAAAAAdw/IwI9DQ2B5c0/s1600/NASIL+YAPTIM.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S8I-SvKR1FI/AAAAAAAAAdw/IwI9DQ2B5c0/s320/NASIL+YAPTIM.jpg" /></a></div>Patatesleri biraz şeker ve tuz katılmış suda iyice haşladım. Nasılsa püre haline getireceğim için önce soydum, küp küp doğradım ve o şekilde haşladım. Daha sonra ezerek ve biraz taze çekilmiş karabiber ekleyerek iyice püre haline getirdim. Üç renkli salatanın doğru oranları için ölçü burada devreye giriyor. Ezilmiş patatesi 3'e böldüm ama iki bölümünü lahana va havuçla karıştıracağım için, 2 küçük parça, 1 de nispeten daha büyük parça elde etmeye çalıştım. Havucu rendeledim ve teflon tavada biraz zeytinyağıyla ve 2 yemek kaşığı su ilavesiyle yumuşayana kadar pişirdim. Daha sonra ayırdığım bir bölüm patesle iyice karıştırdım. Zeytinyağ, yarım limon ve tuzla tatlandırdım ve kenara ayırdım. Bu, turuncu renkli salatam olmuş oldu. Kırmızı lahanayı ince dilimledikten sonra aynı şekilde biraz zeytinyağ ve tuz ilavesiyle teflon tavada pişirdim. İyice yumuşadıktan sonra rondoda çektim. Onu da ayrılan patatesle, zeytinyağ, limon ve tuzla karıştırdım ve mor renkli salatamı da elde etmiş oldum. Kalan daha büyük orandaki ezilmiş patatesin içine soğanları, maydanozları, naneyi, zeytinyağ, limon ve tuzu ekledim. Onu da iyice karıştırdım ve yeşil renkli salatamı elde ettim. Bir borcamın içerisine streç folyo yerleştirdim ve en alta yeşil salata, üzerine turuncu salata ve en üste de mor salata olmak üzere kat kat salataları sıraladım. Bir servis tabağına, borcamı ters çevirerek yerleştirdim ve çıkan salatanın üzerinden streç folyoyu ayırdım. İşte böyle bir güzellik çıktı ortaya. Tekrar afiyet olsun...<br />
<br />
Sıralı resimden henüz anlatmadığım iki tarif kalıyor sanırım. Biri Sosisli Börek, diğeri de Elmalı Tarçınlı Pasta. Sırt ağrılarım coştu şu anda. O nedenle ufak bir araya ihtiyacım var. En kısa zamanda gelecek onlar da cadının sayfasına...Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-15573406944307398672010-04-08T21:08:00.000+03:002010-04-08T21:08:30.323+03:00DOSTLARIN GÜLÜMSEMESİ...TÜM YORGUNLUĞA DEĞER<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S74bKRvMkpI/AAAAAAAAAdg/UWmduCnEVuY/s1600/sofra1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S74bKRvMkpI/AAAAAAAAAdg/UWmduCnEVuY/s400/sofra1.jpg" width="400" /></a></div>Dostlarımızla çok güzel bir akşam geçirdik. O tatlı yorgunluk elimizden, kolumuzdan, ayaklarımızdan aktı gitti, geriye sadece gülümseme, mutluluk ve afiyet bırakarak. Ne güzel şey insanın arkadaşlarını ağırlaması, onların, yaptığın ufak tefek lezzetleri beğenmesi, karınlarının doyması, ikramlar, kahkahalar, sohbetler...<br />
Hatamız olmadı mı? Olmaz mı? Şaşkın cadı ana yemeklerin fotoğrafını çekmeyi unuttu o telaş içinde. Sıcak sıcak servis yapayım derken, mide de uzun zamandır boş durunca, karşısında da arkadaşlarını görünce, unutuverdim işte.<br />
Ama sofra ve diğer tüm ciciler fotoğraflandı. Soframız çok abartılı ve süslü bir sofra değildi ama gönüller şendi efendim:)<br />
Altta da şimdilik, tariflerden önce bir resmigeçit sundum size. Kabak mezesi, kısır, üç renkli salata ve sosisli börektir kendileri. Tatlı için harika bir pasta vardı finalde. Onun da tarifini en kısa zamanda yazacağım ama bir fotoğraf anlatsın özet hikayesini şimdilik:) İşte böyle, iyi ki varlar dostlar, ve iyi ki varsınız sizler:)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S74aXCLPbZI/AAAAAAAAAdA/gP0hF1J7ihY/s1600/yemek+s%C4%B1ra.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S74aXCLPbZI/AAAAAAAAAdA/gP0hF1J7ihY/s400/yemek+s%C4%B1ra.jpg" width="400" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S74a8yOcdsI/AAAAAAAAAdQ/qMC2ERsFRzc/s1600/shamrock-border1h.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S74a8yOcdsI/AAAAAAAAAdQ/qMC2ERsFRzc/s320/shamrock-border1h.gif" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S74bDC9AM8I/AAAAAAAAAdY/oKREsIaUHrA/s1600/elmal%C4%B1+tar%C3%A7%C4%B1nl%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S74bDC9AM8I/AAAAAAAAAdY/oKREsIaUHrA/s320/elmal%C4%B1+tar%C3%A7%C4%B1nl%C4%B1.jpg" /></a></div>Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-18341956518437531742010-04-07T15:18:00.000+03:002010-04-07T15:18:45.992+03:00ŞAŞKIN GÖZLERLE BAKTIM CADIYAAA!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7x2yDMSr8I/AAAAAAAAAc4/h5YEG1i3Hf8/s1600/pandormel.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="266" src="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7x2yDMSr8I/AAAAAAAAAc4/h5YEG1i3Hf8/s400/pandormel.jpg" width="400" /></a></div>Akşama misafirler geliyor. Çok sevdiğimiz arkadaşlarımız...Her ne kadar güzel yemek yapma konusunda çok mütevazı olmasam da (he he:) misafir ağırlama konusuna gelince korkmuyor değilim doğrusu. Yakın arkadaşlar, dostlar bile gelse, ister istemez bir elimin ayağıma dolanması durumu oluyor tabi ama tatlı bir telaş bu. Ben hazırlıkları yaparken benim maymunlar beni seyrediyor evde. "Neye hazırlanıyor bu bu kadar böyle", "noooluyo yaa?" durumları oluyor yani. 3 tane kedoşum var biliyorsunuz.<a href="http://pinarcadisi.blogspot.com/2008/07/ite-bizim-beyaz-adam.html"> Bıdık</a>'ı ve <a href="http://pinarcadisi.blogspot.com/2008/08/melisin-kizi-melis.html">Melis</a>'i tanıtmıştım size daha önce, yandaki resimde tombalak gözlerle bakan da Pandora, arkasındaki de Melis:) Hazırladığım sofrayı ve tarifleri paylaşacağım tabi ki ama o zamana dek benim melekler göz kırpsın size...Pandora melek ve Melis melek:)Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-38307843538947377592010-04-04T21:45:00.000+03:002010-04-04T21:45:43.021+03:00İŞTE SEZONUN İLK ENGİNAR TARİFİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7jeN_bdyLI/AAAAAAAAAcY/jfjZ10Gi_s8/s1600/zeytinya%C4%9Fl%C4%B1+enginar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7jeN_bdyLI/AAAAAAAAAcY/jfjZ10Gi_s8/s640/zeytinya%C4%9Fl%C4%B1+enginar.jpg" width="640" /></a></div>En klasik tariften başlayalım. Nasılsa uzun bir enginar mevsimi var önümüzde. Umarım dolması dahil çeşit çeşit tarifini yayınlarım buradan. Şekil de oldu laf aramızda, önce tanıttık enginarı bir güzel, şimdi de tarifler geliyor:)<br />
Zeytinyağlı enginar zaten en temel tariflerden biri. Her hanım kızımızın da bilmesi gereken bir tarif zira beyefendiler pek memnun oluyor enginar lezzetinden:)) Şımarmayayım daha fazla, tarife geçeyim.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7jZl2O6j4I/AAAAAAAAAcI/-voK8vjgBEg/s1600/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7jZl2O6j4I/AAAAAAAAAcI/-voK8vjgBEg/s320/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" /></a></div>4 adet temizlenmiş enginar (daha önceki yazıda dediğim gibi, çok acıyorum enginarın yapraklarının atılmasına, ama markette gördüklerimi çok beğendim, fiyatı da gayet uygundu, hemen aldım.)<br />
1 adet patates<br />
1 adet soğan<br />
5 çorba kaşığı kadar haşlanmış bezelye<br />
dereotu<br />
3 tatlı kaşığı toz şeker<br />
1 tatlı kaşığı tuz<br />
limon<br />
zeytinyağı<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7jaHqeaW5I/AAAAAAAAAcQ/gkRuAtY9ILo/s1600/NASIL+YAPTIM.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7jaHqeaW5I/AAAAAAAAAcQ/gkRuAtY9ILo/s320/NASIL+YAPTIM.jpg" /></a></div>Öncelikle şunu belirteyim arkadaşlar, şeker koyup koymamak tamamen sizin alışkanlığınıza ve damak tadınıza bağlı. Biz ailecek, eskilerden beri zeytinyağlıları şekerli pişirip yemeğe alışığız ama zeytinyağlı yemeklere şeker koymayı sevmeyenlerdenseniz, oranı azaltabilirsiniz, veya isterseniz hiç koymayabilirsiniz.<br />
Öncelikle bir kaç çorba kaşığı zeyinyağda soğanları kavurdum, hatta altını kısıp, kapağını kapatıp biraz da pişirdim. Daha sonra küçük küpler halinde doğradığım patatesleri ekledim. Normalde havuç da koyuyorum bu yemeğe ama evde kalmamıştı, koymadım o yüzden. Biraz da patateslerle soğanları çevirdim ateşte ve limonlu suda beklettiğim (kararmaması için) enginarları tencereye ekledim. Harcından biraz enginarların üstüne de koyup pişirebilirsiniz veya piştikten sonra enginarların üzerine içi pay edebilirsiniz, nasıl isterseniz. 2 su bardağı sıcak suya, yarım limon sıkıp, tuzu ve şekerini de ekledikten sonra bu sosu pişmekte olan enginarların üzerine ekledim ve ateşi iyice kısarak, kapağı da kapatarak yaklaşık yarım saat pişirdim. Suyu çekmeleri, yumuşamış olmaları önemli enginarların ve tabi diğer malzemeler iyice pişmeli. Yanmamasına dikkat ederek, arada bir kontrol ederseniz bir sorun olacağını sanmam. Altını kapattıktan sonra, enginarların üzerine taze dereotunu doğradım ve biraz ılındıktan sonra soğuması için buzdolabına kaldırdım.<br />
İsterseniz bakla ve bezelyeyle, isterseniz garnitürle veya hatta pirinçle pişirebilirsiniz zeytinyağlı enginarı. İç harcı tamamen zevkinize kalmış, ve tabi evinizdeki malzemelere...Afiyet şeker olsun hepinize:)Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-10313615078895096322010-04-03T22:31:00.000+03:002010-04-03T22:31:43.544+03:00ENGİNAR: MEVSİMİ GELDİ, HOŞGELDİ...Ne kadar severim enginarı. Sevmeyene de çok rastlamadım. Gökhan'la ilk tanıştığımda, korktuğundan olsa gerek, o ana dek enginar tatmadığını söylemişti. Annesi de herhalde en lezzetli enginar yapan insandır dünyada:) Ama deneyememiş işte. Bir cesaret gösterdi ve tadına baktı bir gün, veeee, asla vazgeçemedi enginar lezzetinden...<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7eXBBpxAKI/AAAAAAAAAcA/owlBsEqQNPM/s1600/artichoke+flower.jpeg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="500" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7eXBBpxAKI/AAAAAAAAAcA/owlBsEqQNPM/s640/artichoke+flower.jpeg" width="640" /></a></div>Gerçekten eskilerin tabiriyle nevi şahsına münhasır bir sebzedir kendileri. Ben de bugün sezonun ilk enginarını alınca cadı sayfama ufak bir "hoşgeldin enginar" girizgahı yapayım dedim. Zaten "zeytinyağlı enginar"dan başlayarak, tarifler uzayıp gidecek gibi görünüyor. Ama ilk önce enginardan bahsetmek gerek, nedir enginar, nerede yetişir?<br />
Enginar daha çok Güney Avrupa ve Akdeniz'de yetişen bir bitki. Aslında bir çiçek. Yenilebilir kısımın içinden uzayan son derece güzel bir çiçeği var enginarın. Nedense Türkiye'deki tariflerde bir türlü kullanılmayan harika lezzetli yaprakları ve içinde yemeye alışık olduğumuz etli kısmı barındıran zengin bir sebze.<br />
Gerçekten Türkiye, o kadar tarif zengini bir ülke olmasına rağmen, enginarı tam kapasiteyle tüketebilen bir ülke değil ne yazık ki. Öyle acıyorum ki, sokakta satılan enginarların yaprakları temizlenip atılıyor, sanki işe yaramaz parçalar gibi...Oysa haşlandıktan sonra, biraz da uçlarından budarsanız (sivri olup batabilir uç kısımları), bir de zeytinyağlı, limonlu, sarımsaklı sosa batırıp dişlerinizle sıyırırsanız o etli yaprakları...İşte o zaman enginarı layıkıyla tüketmiş olursunuz. İzmir'de enginar dolması yapılır örneğin. Ne de güzeldir, ne de hak ettiği değeri veren bir tariftir enginara. Harikadır. Ben yarın zeytinyağlı enginar yapacağım ve paylaşacağım tarifini sıcağı sıcağına ama sezon devam ettikçe, dolmasından, haşlamasına bol bol göreceksiniz cadı satırlarının içinde enginarı.<br />
İtalya'da pizzalara konulan harika bir enginar çeşidi de daha küçük olan ve burada "enginar kalbi" dediğimiz minik enginar modelidir:) Lezzeti mükemmeldir. Hafif soslarla tatlandırılıp direk mideye indirilir bu enginarcıklar. Yine italya'da, haşlandıktan sonra, eritilmiş permesan ve gorgonzolayla doldurulup, ekmek kırıntılarıyla son dokunuşu yapıldıktan sonra fırına verilen bütün enginarlar vardır ki, önce yaprakları sıyırılır müthiş peynir sosuyla, sonra kaşıkla kalbe doğru gidilir... Enginar keyiftir kısaca. Keşfedilmeyi bekleyen, keşfedilmeyi hak eden, yapraklarını çöpe göndermeyi hiç istemeyen harika bir sebzedir. Yiyelim, yedirelim, e mi?<br />
Fotoğraf mı? Ben çekmedim. Görmedim henüz bir enginar çiçeği ama fotoğraf her şeyi anlatıyor değil mi? Tanrının mucizesi bir sebze enginar...Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-66745428572824894802010-03-31T22:23:00.000+03:002010-03-31T22:23:39.533+03:00PORTAKALLI VE ÇİKOLATALI, ÜSTELİK ŞEKER YOK, ŞEKER:)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7Ogrx4fGAI/AAAAAAAAAb4/GaecYcyIiyo/s1600/%C3%A7ikolata+ve+portakalll%C4%B1+kek.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7Ogrx4fGAI/AAAAAAAAAb4/GaecYcyIiyo/s640/%C3%A7ikolata+ve+portakalll%C4%B1+kek.JPG" width="640" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7Oe0Opsh3I/AAAAAAAAAbw/Rsaoil80pOU/s1600/TrncKpk1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7Oe0Opsh3I/AAAAAAAAAbw/Rsaoil80pOU/s320/TrncKpk1.jpg" /></a></div>Bir tek "Turunç Kokulu Düşler" kalmıştı kitaplığıma eklemediğim. <a href="http://kutuphanehaftasi.org/aramasonuc.asp?SearchTerm=tijen+inaltong&submit.x=0&submit.y=0&submit=submit&SearchTerm:SelectedValue=&Shop=1&aranan_yer=0&Page=1">Idefix</a>'de, Kütüphane Haftası kapsamında müthiş indirimler var, Oğlak Yayınları da indirimli yayınevlerine dahilmiş. Ben de en sevdiğim, bir tanecik, en bi şeker yazarın tek edinmediğim kitabı olan Turunç Kokulu Düşler'i bulunca hemen aldım tabi. <a href="http://kutuphanehaftasi.org/aramasonuc.asp?SearchTerm=tijen+inaltong&submit.x=0&submit.y=0&submit=submit&SearchTerm:SelectedValue=&Shop=1&aranan_yer=0&Page=1">Tijen İnaltong</a> yazdı kitabı ama ilk sayfadan itibaren okuyun, göreceksiniz ki, yazmakla kalmamış, her sayfada ziyafetler sunmuş size Tijen.<br />
Kitabın sayfaları arasında bir sürü büyülü tarif mevcut ama birini görünce, daha o sayfaya gelmeden, mızıkçılık yapıp, hemencecik pişirmeye koyuldum.<br />
Bu tarifte şeker yok efendim.<br />
Bu tarifte çikolata var.<br />
İnanmayacaksınız ama portakal da var.<br />
Kabartma tozu yok.<br />
Sadece 1 tanecik yumurta var.<br />
Üstelik normal un yerine tam buğday unu kullandım.<br />
Bu tarif mükemmel! Denerken kararsızdım. Keçiboynuzu pekmezi nasıl bir lezzet verir. Hem şeker yok, hem tam buğday unu var, nasıl bir sonuç çıkar ortaya bilemedim. Bir de çikolata krizi tutmasın mı beni?<br />
Dolapta iki üç parça bitter çikolata kalmış. Kakao da var evde. Hadi uygulayalım artık şu tarifi:<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7Oc9tLL3kI/AAAAAAAAAbg/sJlz_Xy3PY0/s1600/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7Oc9tLL3kI/AAAAAAAAAbg/sJlz_Xy3PY0/s320/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" /></a></div>1 yumurta<br />
Çeyrek bardak zeytinyağı<br />
Yarım bardak keçiboynuzu pekmezi<br />
Çeyrek bardak kakao<br />
1 bardak un (tam buğday unu kullandım.)<br />
1 çay kaşığı karbonat<br />
1 tatlı kaşığı portakal kabuğu rendesi, yarım bardak da suyu<br />
iki üç parça ufak doğranmış bitter çikolata<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7OdbySCkAI/AAAAAAAAAbo/u4_wt56NN0I/s1600/NASIL+YAPTIM.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7OdbySCkAI/AAAAAAAAAbo/u4_wt56NN0I/s320/NASIL+YAPTIM.jpg" /></a></div><br />
Yumurta ve pekmezi çırptıktan sonra zeytinyağı, portakal suyu ve rendesiyle beraber karıştırdım. Un, kakao ve karbonatı da ayrı bir kapta karıştırdıktan sonra yumurtalı malzemelere ekledim. Çikolata parçalarını de ekledim. 4 adet muffin kalıbına paylaştırdım. 170 derecelik önceden ısıttığım fırında yarım saat kadar pişirdim. Arada kontrol ettim tabi. Ayrıca kürdan testinin de başarılı sonuçlanmasını bekledim:)<br />
<br />
<br />
<br />
Çok değişik, alışkanlık yapıcı, enteresan, aroma zengini, lezzet dolu bir kek çıktı ortaya. Tarif listeme eklemekten mutluluk duyduğum bir tarifim daha oldu. Sağol Tijen...Artık normal çikolatalı kek istemez oldu canım. Bir deneyin derim ben. Bu arada<a href="http://kutuphanehaftasi.org/aramasonuc.asp?SearchTerm=tijen+inaltong&submit.x=0&submit.y=0&submit=submit&SearchTerm:SelectedValue=&Shop=1&aranan_yer=0&Page=1"> idefix</a>'deki indirim 20 Nisan'a kadar devam edecekmiş. Bilginize...Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-72848495744252112912010-03-29T19:38:00.003+03:002010-03-30T00:03:55.778+03:00EN ÖZGÜN LEZZETLERDEN BİRİ: HALUJ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7EVry5LCiI/AAAAAAAAAbY/WIYapCZYDhY/s1600/halujbu.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7EVry5LCiI/AAAAAAAAAbY/WIYapCZYDhY/s640/halujbu.JPG" width="640" /></a></div>Gerçekten de öyle.Bu dünyadaki en karakterli, en özel, en harika tatlardan biridir Haluj. İş böyle yöresel yemeklere, tatlara gelince, herkes bilge kesilir bizde bilirsiniz. "En Çerkes kim?" yarışı başlar hemen. "Portakal Ağacı"nda Hatice ne güzel anlatmış mesela haluj'u, çok da güzel bir tarif vererek. Alttaki yorumlara baktım, herkes haluj sahibi kesilmiş. "Aslında en iyi biz yaparız", "bize aittir", "öyle yapılmaz, böyle yapılır".<br />
Arkadaşlar biraz sakin. insanlar araştırıyor, emek veriyor. Sonuçta ülkemiz topraklarına ait tüm bu birbirinden özel tarifler. Patentini herhangi birimizin almasına gerek yok. Yapalım beraberce, yiyelim birlikte, duyuralım böyle geleneksel lezzetleri tüm Türkiye'ye...<br />
Anneanne tarafım ve kayınvalidem Çerkes olduğu halde pek bilmezdim Haluj'u ve tarifini ama hep öğrenmek isterdim. Kayınvalidem Serpilciğim, Abısta, sızbal gibi lezzetleri harika yapar ve biz de ailecek toplanır arada bir Çerkes ziyafeti yaparız. Ben istedim ki bu menülere bir de haluj katılsın. Tarif ararken, çok özünden uzaklaşmamış, pratik ve güzel bir tarif olmasına dikkat ettim.<br />
En büyük yardımı da -haberleri olmasa da- sevgili Hatice (<a href="http://www.portakalagaci.com/">Portakal Ağacı</a>) ve sevgili Aslı (<a href="http://zeytinagaci.blogspot.com/">Zeytin Ağacı</a>) 'dan aldım. Gerçekten her ikisi de özenle hazırlamışlar ve tarifini sunmuşlar Haluj'un. Bu kadar güzel anlatınca da tarifi, beni hayal kırıklığına uğratmayan, tam tersi ilk olmasına rağmen çok başarılı sonuç veren bir Haluj çıktı ortaya.<br />
İşin uzmanlarından bir alıntı yapalım ve tarife geçelim o halde. <a href="http://www.kafkas.org.tr%20/">www.kafkas.org.tr </a> adresinde şöyle anlatılmış Haluj:<br />
<br />
<b><span style="color: black; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 10pt;">Haluzz-Haluj</span></b><br />
<span style="color: black; font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Üçken şeklinde yağda kızartılmış peynirli puf böreğine haluz derler. Bir de ince açılmış hamurun içine peynir ve soğan koyduktan sonra yumurta büyüklüğünde veya biraz daha büyük boyda yuvarlak hale getirip suda pişirirler ki buna da psihaluj derler. Su böreği gibidir. Bu börek pek muteber olmadığından ağır misafirlere ikram edilmez. Bazen de suda kaynatıldıktan sonra ve meselâ ertesi gün yenmek istenirse kızartıp da yerler. Haluz sofraya bir sahan içinde olarak konduğu gibi bazen de öylece konur. Koparıp dağıtmamak için el ile tutularak ısırılıp yenir. Haluzz-Haluj pasta gibi ekmek makamında safraya konduğu için yoğurt, kaymaklı süt, tereyağı, bal veya tiritle yenir. Ekseriya hediye olarak akraba ve ahbaplar arasında hediye olarak götürülür. Halujun bir de patatesli cinsi vardır ki bu da şu şekilde yapılır. Patates sayulduktan sonra su içinde kaynatılarak güzelce pişirilir. İçine biraz kırmızı biber, tereyağı, tuz konur ve evvelce hazırlanmış olan açılmış dört köşeli yufka içine konur, yufkanın bir yarım daire şeklinde yapıştırılmasını müteakip biraz durduktan sonra kaynar suyun içine atılır ve kaynatılır. Sıcağı sıcağına yenir.</span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7DH9KFLKbI/AAAAAAAAAZI/b2QjWYqc1ZM/s1600/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7DH9KFLKbI/AAAAAAAAAZI/b2QjWYqc1ZM/s320/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" /></a></div>Tarifi Hatice'nin tarifinin yarısı ölçülerde yaptım. 4 kişi rahatlıkla doydu bu oranlarla.<br />
<i>hamur malzemeleri</i><br />
325 gr. un (eleyerek kullandım.)<br />
1 tatlı kaşığı tuz<br />
ılık su<br />
<br />
<i> iç malzemeleri</i><br />
750 gr. patates (biraz şeker ve tuzla tatlandırarak haşladım ve püre haline getirdim.)<br />
1 orta boy soğan (1,5 kg patates için verilen oran bu ama ben yarı oranda patates için de aynı ölçüde soğan kullandım, lezzeti çok güzel oldu.)<br />
1 tatlı kaşığı kadar pul biber+kırmızı toz biber karışımı<br />
1/4 çay bardağı zeytinyağ<br />
<br />
<i> sos malzemeleri</i><br />
<i> </i> 1 çorba kaşığı sıvıyağ + 1/2 çorba kaşığı tereyağı<br />
1 tatlı kaşığı pul biber + kırmızı toz biber<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7DJ_MZeMyI/AAAAAAAAAZY/qxWoFmD9MMo/s1600/NASIL+YAPTIM.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7DJ_MZeMyI/AAAAAAAAAZY/qxWoFmD9MMo/s320/NASIL+YAPTIM.jpg" /></a></div><br />
İlk önce içi hazırladım ve soğuttum. Zeytinyağda soğanları iyice pişirdim. Biberleri de ekledim ve püre haline getirdiğim patateslerle iyice karıştırarak bir süre daha pişirdim. İçi soğumaya bıraktım.<br />
Hamuru için un ve tuzu iyice karıştırdım ve ortasını açarak yavaş yavaş ılık su ilave ettim. Kenarlardan unları alıp suyla karıştırarak yavaş yavaş hamurumu elde etmeye başladım. Hamurun mantı hamurundan biraz daha sert bir hamur olması lazım. Kulak memesi kıvamından biraz daha sert olmalı yani. Sertlik ve tuzluluk oranı iyi ayarlanınca başarılı oluyor çünkü tarif.<br />
Hamuru eşit 5-6 parçaya ayırdım, top haline getirdim. Üstlerine nemli bir bez örterek 15-20 dakika kadar beklettim. Daha sonra her bir topu oklavayla iyice açarak 2mm. kalınlığında ince bir hamur elde ettim. Bir bardak yardımıyla yuvarlaklar kestim (konserve kapağı da kullanabilirsiniz ).<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7DYi1HESyI/AAAAAAAAAbQ/ie3gdDfyUpQ/s1600/halujgenel.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="266" src="http://2.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S7DYi1HESyI/AAAAAAAAAbQ/ie3gdDfyUpQ/s400/halujgenel.jpg" width="400" /></a></div>Daha sonra bu yuvarlakları tek tek avucumun içine alarak, her birine bir tatlı kaşığı patatesli iç koydum ve özel haluj kapama şekliyle kapattım. Genellikle bu kapama şekli ilk başta çok korkutuyor denemek isteyenleri ama hiç çekinmeyin. Gerçekten biraz alıştıktan sonra hem çok kolay, hem de çok eğlenceli gelecek size.<br />
Haluju kapatmak: Hamurun içine, patatesli içten koyduktan sonra en alttan başlayarak, sol tarafı sağ tarafa ve içeri doğru, sonra, sağ tarafı solun üzerine içeri doğru olmak şartıyla pile yapar gibi kapattım. Sol sağın altına, sağ solun üstüne içeriye doğru kapatabilirsiniz yani. Ama "ben uğraşamam" derseniz, herhangi bir şekilde kapatabilirsiniz halujunuzu. Yalnız, çok iyi kapattığınıza emin olun yoksa pişerken patatesler hamurun içinden çıkabilir.<br />
Kapadığım her haluju havlu kağıt serilmiş bir tepsi üzerine teker teker ve birbirlerine değmeyecek bir şekilde yerleştirdim. Büyük bir tencerede su kaynattım. İçine fazladan tuz koymadım çünkü hamurlar zaten tuzlu. Su iyice kaynayıp, fokurdamaya başladıktan sonra tek tek halujları attım kaynayan suya. Hepsini attıktan sonra yaklaşık 8 dk. kadar pişirdim ve bir süzgeç yardımıyla eşit oranlarda tabaklara paylaştırdım. Üzerine kızdırdığım biberli yağdan dökerek ve sarımsaklı yoğurtla servis yaptım. Dilerseniz sarımsaklı yoğurdu halujların üstüne döküp, yağı ekleyebilirsiniz klasik mantı servisinde yaptığımız gibi.<br />
Evdekiler parmaklarını yedi arkadaşlar. Ben "dünyanın en güzel lezzetlerinden biri bu!" dediğimi hatırlıyorum. Hamurun dişe gelen kıvamı, patatesin lezzeti, tereyağlı sosun halujlarla bütünlüğü...Hepsi, herşey harikaydı. Şiddetle tavsiye ederim. Emin olun bir daha mantı kriziniz tutmayacak. Artık sadece "haluj" krizleri bekliyor beni:)<br />
<br />
Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-65877950954825414052010-03-28T01:47:00.000+02:002010-03-28T01:47:39.292+02:00DİYET KURABİYESİ AMA ÇOK LEZZETLİ ÇOOOK...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S66Y4kK9vMI/AAAAAAAAAZA/ZpO0zoRtCrE/s1600/portakal+re%C3%A7elli+kurabiye.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S66Y4kK9vMI/AAAAAAAAAZA/ZpO0zoRtCrE/s640/portakal+re%C3%A7elli+kurabiye.jpg" width="640" /></a></div><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial; font-size: small;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 13px;"><br />
</span></span>Aslında sevmem böyle kategorize etmeyi "rejim kurabiyesi", "diyet ekmeği" vs. şeklinde. Çok da uğraşmadım illaki rejime uygun olsun diye ama hafif olması için birazcık kasmadım değil:) Tam buğday unu kullandım, zira artık hamur işlerinde özellikle kek, kurabiye gibi tariflerde, eğer çok klasik bir tarif değilse yani beyaz unsuz olmazsa olmaz bir tarif değilse, mutlaka tam buğday unu kullanmaya çalışıyorum. Tarif yeni değil, geçen gün yaptığım havuçlu kek ve <a href="http://pinarcadisi.blogspot.com/2010/03/mini-mini-havuclu-kekler-ha-bi-de.html">havuçlu kurabiye</a>lerin tarifi ama içinde havuç yerine kayınvalidem Serpilciğimin yaptığı portakal reçelinden parçalar var. Size ortaya çıkan portakal kokulu, portakal lezzetli harika tadı anlatamam. Uydurma diyeceğim ama uydurma gibi olmadı ki bu kurabiye. O zaman vermiştim tarifini. Üşenmeyeceğim, yine paylaşacağım sizlerle.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S66TsHxj3KI/AAAAAAAAAYw/Ptj2MiqUWH4/s1600/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S66TsHxj3KI/AAAAAAAAAYw/Ptj2MiqUWH4/s320/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" /></a></div>*2 çorba kaşığı kadar veya dilediğiniz ölçüde portakal reçeli parçaları (kabuklu portakal reçelinin kabuklarını ufak zar şeklinde doğradım.)<br />
*1/2 bardak sıvıyağ<br />
*1/2 bardak şeker (önceki tarifte 3/4 bardaktı ama portakal reçeli parçaları olduğu için bu tarifteki şeker miktarını azalttım.)<br />
*1 çırpılmış yumurta<br />
<br />
**1,5 bardak tam buğday unu<br />
**1/4 bardak soya unu(eğer yoksa koyduğunuz un miktarını bu ölçüde arttırın) <br />
**1 paket şekerli vanilin<br />
**1 paket kabartma tozu<br />
**1 tatlı kaşığı tarçın<br />
**1 tutam tuz<br />
not: Bu tarifte, havuçlu kurabiyelerdeki yulaflı bisküviyi kullanmadım.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S66VH73PJVI/AAAAAAAAAY4/541ehGRIY6E/s1600/NASIL+YAPTIM.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S66VH73PJVI/AAAAAAAAAY4/541ehGRIY6E/s320/NASIL+YAPTIM.jpg" /></a></div>İlk grupraki(*) malzemeleri ve ikinci gruptaki (**) malzemeleri karıştırdım ve daha sonra katı olanları sıvı olanlara eklemek suretiyle birleştirdim. Havuçlu kurabiyelerde havuçlar ve içlerindeki su nedeniyle daha sıvı olan ve kaşıkla tepsiye konabilen kıvamdaki karışım, bu tarifte havuçlar olmadığı için daha sert bir kıvamda oldu. Bu da benim için çok daha iyi oldu çünkü elle yoğurulabilen daha sert bir kurabiye hamuru elde ettim. Elime biraz un aldım ve ceviz büyüklüğünde parçaları top gibi yuvarladıktan sonra bir avucuma bastırıp, diğer elimle iyice yassı hale getirmek suretiyle şekil verdim ama tabi siz dilediğiniz şekilde hazırlayabilirsiniz.<br />
Kalıpla da şekil verebilirdim aslında ama özellikle bu tam buğday unlu, doğal tariflerde daha sade ve "ev yapımı" bir görünüm için elimle şekil vermeyi tercih ettim. Üstlerine de pudra şekeri septim. Eğer hamuru ince tutarsanız daha kıtır kıtır bir kurabiye elde edersiniz ki bu şekilde çok lezzetli oluyor gerçekten. Eh o halde, "afiyet olsun, denerseniz haberim olsun, paylaşmak güzeldir" diyorum:)Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-7853452388964372212010-03-26T15:15:00.001+02:002010-03-26T15:19:30.480+02:00PAYLAŞALIM MI ARKADAŞLAR?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6yxbO44TlI/AAAAAAAAAYo/Kbx-UJO6i0g/s1600/okulatuvalet.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6yxbO44TlI/AAAAAAAAAYo/Kbx-UJO6i0g/s320/okulatuvalet.jpg" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Arkadaşlar, dostlar, bu site bir şekilde karşılarına çıkmış olan yürekler,</div>Tuvaleti olmayan okullar için gerekli malzemeleri temin eden ve bu konuda ciddi bir çalışma yürüten gönüllülere ulaşan <a href="http://www.okulumuzatuvalet.org/">okulumuza tuvalet</a> adında bir site var.<br />
Sizlerden ricam ve bu konuyu blog sayfalarına taşıyan arkadaşlarımın ricası, mümkün olduğunca bu bağlantıyı paylaşalım ve duyurmaya çalışalım. Alttaki yazı, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;"></span><br />
<h6 style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span style="color: #ff6600; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span style="font-size: medium; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><b style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;"><span style="font-family: arial, helvetica, sans-serif; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">BETÜL FİGEN ÇELİK ÖĞRETMENİN MEKTUBU</span></b></span></span></h6><div style="margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 15px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px; text-align: justify;">"2,<img align="right" alt="" height="225" src="http://www.okulumuzatuvalet.org/userfiles/image/okullarimiz/erzurum/erzurum_tuvalet_2.jpg" style="border-bottom-width: 0px; border-left-width: 0px; border-right-width: 0px; border-top-width: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;" width="300" />Erzurum Karayazı ilçesinin 8 km uzağındaki Karaağıl köyünde Karaağıl İlköğretim Okulunda çalışmakta olan 1-A sınıf öğretmeniyim.göreve başlayalı henüz 5 ay oldu.Bu ilköğretim okulunda bir çok öğrenci bulunmakta.1.sınıf öğrencilerim benden tuvalet için izin istediklerinde o tenekeden yapılmış derme çatma kulübeye gidiyorlar <b style="color: red; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 0px;">su olmayan bu tuvalet bozmasında keskin bi koku olmasına rağmen burayı kullanmak zorundalar.üstelik biz öğretmenler için de durum böyle.öğrencilerimin ellerinde çok fazla siğil var.ellerini yıkayacak bir ortam olmadığından da bu virüs hastalığı öğrenciden öğrenciye bulaşıyor.</b>okuluma tuvalet yapılmasını isterken onlara temiz olma alışkanlığı kazandıracağıma da söz veriyorum.gereğinin yapılmasını arz ediyorum."</div><br />
<br />
Resimdeki tuvaletlere bakar mısınız? Elimizden bir şey gelmiyorsa eğer en azından yardım edebilecek gönüllülere ulaşmak için mümkün olduğunca bu bağlantıyı paylaşalım. Tariflerini yayınladığımız lezzetler, rengarenk pastalar, tatlılar ne yazık ki bu haberde konu edilen çocuklardan çok çok uzak...Ama biraz olsun yakınlaşabiliriz, biraz olsun çabalayabiliriz. Şimdiden teşekkürler...Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-52190224902969418322010-03-26T01:05:00.002+02:002010-03-26T01:27:43.383+02:00O ÇİLEKLER, PRENSES OLDU, PRENSES!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6vrhT8Io7I/AAAAAAAAAYg/WZ9LZlLMA5Y/s1600/pastaprenses.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6vrhT8Io7I/AAAAAAAAAYg/WZ9LZlLMA5Y/s640/pastaprenses.JPG" width="640" /></a></div>Önceki kayıttaki çilekler vardı ya? Bir kısmı yendi tabi ama birazıyla da dedim ki allı duvaklı bir gelin mi yapsam yoksa beyaz tenli bir prenses mi? Düşündüm, düşündüm...<br />
Klasik kek tarifimle bir pandispanya yaptım. İçine de "<a href="http://yemekgunlugum.blogs.com/yemek_gunlugum/2006/09/aslnn_havulu_ke.html">yemekgünlüğüm</a>"de görüp çok beğendiğim bir krema tarifini uyguladım.Aralarına da çilekleri doğrayıp koydum mu? Doğrarken de bir çilek kokusu sardı mı mutfağı?<br />
Her şey bitince, aldım prensesi bir süsledim ki; beyazlar koydum üstüne, ekose şekiller bile yaptım. "Yenecek bitecek nasılsa" demedim; Süsledim, püsledim... Afiyet olsun:)<br />
<br />
<b><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-large;"><span class="Apple-style-span" style="color: #e06666;">PASTA PRENSES</span></span></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6vk8KdnGlI/AAAAAAAAAYQ/4qHb5CINmzI/s1600/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6vk8KdnGlI/AAAAAAAAAYQ/4qHb5CINmzI/s320/malzemelerba%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" /></a></div>Pandispanya için:<br />
3 yumurta<br />
1,5 su bardağı şeker<br />
1 su bardağı süt<br />
1/2 su bardağı sıvıyağ<br />
3 su bardağı un<br />
1 paket kabartma tozu<br />
1 paket şekerli vanilin<br />
Pasta Kreması için:<br />
1 yumurta (çırpılmış)<br />
1 tatlı kaşığı margarin (bazı tariflere eklemiyorum, bazen tereyağ koyuyorum, tarifte 50 gr. olarak belirtilmiş.)<br />
2 su bardağı süt (light kullandım)<br />
3 çorba kaşığı un<br />
1/2 su bardağı şeker<br />
1 paket şekerli vanilin (tarifte 2 adet olarak belirtilmiş, ben 1 adet kullandım.)<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6vl9DEFSNI/AAAAAAAAAYY/doVpKi581eA/s1600/NASIL+YAPTIM.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6vl9DEFSNI/AAAAAAAAAYY/doVpKi581eA/s320/NASIL+YAPTIM.jpg" /></a></div>Pandispanya için, önce yumurta ve şekeri çok aşırı olmamak kaydıyla çırptım ve diğer malzemelerle karıştırdım. Yağlı kağıt koyduğum yuvarlak kek kalıbına bu karışımı döktüm ve 180 derece fırında kürdan testi başarılı sonuçlanana kadar pişirdim. Krema için de tereyağ ve vanilya hariç tüm malzemelerini karıştırdıktan sonra ateşe koydum ve üzeri göz göz olduktan sonra tereyağı ve vanilyayı ekledim. Karıştırıp, soğumaya bıraktım.<br />
Pandispanyayı soğuduktan sonra keskin bir bıçakla yatay olarak ikiye kestim. Altta kalacak kekin üzerine kremanın yarısını yaydıktan sonra, doğradığım çilekleri tek sıra olarak yerleştirdim. Diğer parça keki ters çevirdim ve kalan kremayı da onun üzerine yaydım. Tekrar ters çevirerek alttaki kekin üzerine (çileklerin üstüne) yerleştirdim. Birazcık bastırdım ve soğuduktan sonra üstüne pudra şekeri serptim. Oldu mu size bir prenses?:)Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5736304112684506312.post-37891138192469596012010-03-24T22:52:00.002+02:002010-03-25T00:16:41.617+02:00TOHUMU DIŞARIDA, YEŞİL BAŞLIKLI AL MEYVE...Acaba ben neyim neyim? Bir Çilek'im...<br />
Dün Serpilcim uğradı bize. Gökhan'ın anneciği, benim tatlı kayınvalideciğim. Biraz korkmuş çilek alırken, hormonlu olur, ilaçlı olur, GDO filan derken meyve bile alamaz olduk ya... Ama kokusu çok güzelmiş,güzel de görünüyormuş, bir torba çilek misafir oldu mutfağıma. Bu vesileyle yazdım yazdım çilek yazdım...Bir kaç ilginç özellik de buldum çilek hakkında. Paylaşayım mı?<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6p3CTZN-cI/AAAAAAAAAXw/yeKpZD6oKb8/s1600/%C3%A7ilek+nedir.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6p3CTZN-cI/AAAAAAAAAXw/yeKpZD6oKb8/s320/%C3%A7ilek+nedir.jpg" /></a></div><br />
<div class="MsoNormal"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6p4pISuzXI/AAAAAAAAAYA/kvF-zYkGTeU/s1600/madame+Tallien.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6p4pISuzXI/AAAAAAAAAYA/kvF-zYkGTeU/s320/madame+Tallien.jpg" /></a></div><ul><li>Çilek, tohumları dış kısmında bulunan tek meyve türüdür.</li>
<li>Bir çileğin ortalama 200 tohumu bulunur.</li>
<li>Antik roma döneminde çileğin, melankoli, bayılma nöbetleri, ateş, boğaz enfeksiyonları, böbrek taşları, ağız kokusu ve kan hastalıklarına iyi geldiği düşünülürdü.</li>
<li>Napolyon döneminde önemli bir figür olan Madame Tallien taze çilek suyu içerisinde banyo yapmasıyla ünlüydü.</li>
<li>Çilek, baharda olgunlaşan ilk meyvedir.</li>
<li>Belçika’da yalnızca çilekle ilgili bir müze mevcuttur.</li>
<li>Çilek aslında “gülgiller” ailesine mensuptur. </li>
<li>Çilek çok az kalori içerir, bir bardak tatlandırılmamış çilek 55 kalori içermektedir. Ayrıca, C vitamini, folik asit, lif ve potasyum yönünden zengindir.</li>
<li>Ortaçağ döneminde çilek, barış ve zenginlik için düzenlenen özel durumlarda servis edilirdi.</li>
<li>Batıda bazı folklorik inanışlara göre, çileğin iki yarısını paylaşan bir çift, kısa süre sonra birbirlerine aşık olurlar.</li>
<li>Fransa’da çileğin afrodizyak bir etkiye sahip olduğuna inanılırdı hatta yeni evlilere çilekle hazırlanan bir çorba ikram edilirdi.</li>
</ul>İşte böyle dostlar...bu kadar ilginç bilginin ardından buyrun bunlar da kayınvalidemin getirdiği çilekler. Güzellikleri aklımı başımdan aldı, kokuları beni benden aldı, küveti doldurup çilek suyuna atlayasım var!<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6p60F4y4nI/AAAAAAAAAYI/HFolDs0jm7s/s1600/benim+%C3%A7ilek.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://3.bp.blogspot.com/_rYiJNjdN3J0/S6p60F4y4nI/AAAAAAAAAYI/HFolDs0jm7s/s640/benim+%C3%A7ilek.jpg" width="640" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">kaynaklar: <a href="http://www.londonstrawberryfestival.com/facts.htm">http://www.londonstrawberryfestival.com/facts.htm</a></div>Pınar Günayhttp://www.blogger.com/profile/13249759432010518433noreply@blogger.com6