12 Nisan 2010 Pazartesi

VE SOFRADAKİLER...

Dersler ve provalarla dolu yoğun bir hafta sonunun ardından birikmiş tariflerle tekrar aranızdayım... Geçen günkü şu davet sofrasının detaylarını anlatmak lazım önce. Sırada öyle çok tarif birikti ki. Bir de hatırlar mısınız bilmem, kayıtlardan birinde "bu site bir tarif sitesi değil" diye atıp tutmuştum. Baktım da, bal gibi bir tarif sitesi olmuş. Hayata dair, kedilerime ve mutfağıma dair her şey dedim ama son zamanlarda öyle keyifli geçiyor ki mutfak maceralarım, anlatmadan olmaz, e tarifleri de paylaşmadan olmaz. Tükürdüğümü mü yalıyorum bilmem artık ama niye tarif sitesi olmasınmış bu site di mi efendim? Bakınız, bakınız, görünüyor tarifler:

KABAK MEZESİ
Yapması son derece kolay, basit malzemelere ihtiyaç duyan ama çok lezzetli bir mezedir kabak mezesi. Oya Ablam yani Gökhan'ın halası çok daha farklı yapıyor bunu. Sanıyorum ayrıca bir meyane sosuyla hazırlıyor yoğurt yerine. Tadından yenmiyor onun da ama benim tarifim süzme yoğurtla. Hatta ilk öğrendiğim  ve uyguladığım tariflerden biridir. Nereden öğrendim, nerden buldum tarifi veya uydurdum mu nedir inanın bilmiyorum.

3 adet kabak (rendelenmiş)
1 bardak süzme yoğurt (Daha yoğurtlu bir lezzet isterseniz oranı arttırabilirsiniz.) (Bu arada yaparken göz kararı kullandım yoğurdu tam olarak 1 bardak olmayabilir, deneyiniz;)
3-4 diş sarımsak
2 çorba kaşığı kadar dereotu
tuz
                                               karabiber
                                               zeytinyağ
Rendelenmiş kabakları teflon tavada, çok az zeytinyağ, karabiber,tuz ve su ilavesiyle, iyice yumuşayana kadar pişirdim. Pişen ve soğuyan kabakları 3-4 diş ezilmiş sarımsakla karıştırılmış yoğurda ekledim. Dereotunu ve zeytinyağını da ekledikten sonra iyice karıştırdım. Son olarak bir parça dereotuyla süsleyerek servis yaptım. Dilerseniz kırmızı biberle biraz ateşte kızdırdığınız yağı da üzerine döküp servis yapabilirsiniz. Veya sadece kırmızıbiberle karıştırılmış zeytinyağ ekleyebilirsiniz. Tercih ve sunum zevki tamamen size kalmış. Afiyet şeker olsun...



Şimdi gelelim kısır tarifimize. Burada biraz affınıza sığınmam gerekiyor çünkü sanıyorum hayatımda en göz kararı, en kafama göre, en ölçüsüz yaptığım yemeklerden biridir kısır ama her seferinde aynı şahane lezzet çıkar ortaya. Bunun en temel nedenlerinden biri sanıyorum, kısırın hayatta öğrendiğim ilk tarif olmasıdır. Sanıyorum 12-13 yaşlarındaydım ve Edremitli anneannemin sürekli "sarma içi" yapması nedeniyle çok "kısır" kültürüm oluşmamıştı. "Kısır kültürü" nedir yaa?:) Yani demek istediğim, pilavlık bulgurla yapılan "Sarma İçi" meşhurdu bizim evde ben küçükken. Ona da bayılırım, o ayrı, ama komşunun getirdiği kısır her zaman daha gizemli, daha ulaşılmaz olmuştu gözümde. Veeee, ne yaptım, ne ettim, tarifler deneyerek, ekleyerek, çıkartarak kendi kısır tarifimi oluşturdum. Ölçülerden emin değilim çünkü ölçü kullanmıyorum kısır yaparken ama zaten damak tadına göre malzeme ekleyip çıkarmaya çok uygun bir yiyecek kısır.

KISIR
1/4 paket köftelik veya kısırlık bulgur
2 çorba kaşığı salça (ben domates ve biber salçası karışık kullandım)
5-6 diş sarımsak (eğer isterseniz, ben kısıra çok yakıştığını düşünüyorum.)
1 adet kuru soğan
5-6 dal taze soğan
1 bardak maydanoz
1 bardak dereotu
                                               2 domates
                                               3-4 yemek kaşığı nar ekşisi
                                               2 limon
                                               1 tatlı kaşığı kimyon
                                               1/2 çay bardağı nane (taze nane de olabilir)
                                               tuz
                                               sumak
                                               pul biber
                                               zeytinyağ
Küçükken, kısır yaptığımda salçayı hiç pişirmeden çiğ olarak ilave ederdim bulgura ama pişirince lezzeti gerçekten çok farklı oluyor. Öncelikle, bulguru kapaklı bir tencereye alıp, üzerine gelecek kadar sıcak su koydum. Üstünü iyice geçmesine gerek yok, hafif diri kalan bulgurlar, malzemeler ve limonun suyuyla tam kıvamını buluyor çünkü. Sıcak suyu ekledikten sonra tencerenin kapağını kapadım ve yaklaşık 15 dakika bulgurların suyu iyice çekmesini bekledim. Bu arada, 1-2 çorba kaşığı zeytinyağda küçük küçük doğranmış kuru soğanları iyice pembeleşene kadar pişirdim. Daha sonra salçayı ilave ettim ve soğanlarla beraber iyice pişmesini sağladım. Sulandırmak için 2-3 çorba kaşığı kadar sıcak su da ilave ettim ki bulgurlarla iyice kaynaşıp, rengini verebilsin. Soğanlı salçalı karışımını bulgurlara ilave ettim ve iyice karıştırdım ta ki bulgurlar turuncu olup kısır rengine bürünene kadar. Bu aşamada kocacığım yardım ediyor bana. Çok güzel kısır karıştırıyor ben diğer malzemeleri hazırlarken:) Salçayı bulgura iyice yedirdikten sonra biraz tuz(zevkinize göre), ezilmiş sarımsaklar, 1 limon ve zeytinyağıyla kısırı karıştırdım. Limon ve zeytinyağı aromasını bulgurların iyice emmesi için bu süreç. Daha sonra ince doğranmış taze soğan, maydanoz ve dereotunu da ilave edip bir kez daha karıştırdım. Domateslerin kabuğunu kesinlikle soymam ben ama isterseniz soyabilirsiniz tabi. Küçük küçük doğradıktan sonra, domatesleri son katı malzeme olarak ekledim kısıra. Son olarak eklememin nedeni, ezilip dağılmaması için domateslerin. Kimyon, kalan bir limonun suyu, nar ekşisi, (eğer isterseniz) biraz daha zeytinyağ, tuz, pul biber, sumak ve naneyi de ekledim ve son olarak tekrar karıştırdım. Sunum ve süsleme limon ve maydanozlarla olabilir mesela. Afiyet olsun...
Gelelim 3 renkli salataya. Aslında şekil olarak çok başarılı olmadığını düşünüyorum çünkü salatayı, olması gerekenden daha büyük bir kapta yaptığım için, biraz basık oldu görüntüsü. Ama lezzet süperdi.

ÜÇ RENKLİ SALATA
4-5 adet orta boy patates (bendeki patatesler nedense baseball topu kadar olduğu için iki tane kullandım.)
2 adet havuç
1/3 kırmızı lahana
1/2 bardak taze soğan (ince doğranmış)
1 bardak maydanoz (ince doğranmış)
kuru nane
                                               tuz
                                               taze çekilmiş karabiber
                                               her bir kat için 4-5 yemek kaşığı zeytinyağ
                                               her bir kat için 1/2 limonun suyu
Patatesleri biraz şeker ve tuz katılmış suda iyice haşladım. Nasılsa püre haline getireceğim için önce soydum, küp küp doğradım ve o şekilde haşladım. Daha sonra ezerek ve biraz taze çekilmiş karabiber ekleyerek iyice püre haline getirdim. Üç renkli salatanın doğru oranları için ölçü burada devreye giriyor. Ezilmiş patatesi 3'e böldüm ama iki bölümünü lahana va havuçla karıştıracağım için, 2 küçük parça, 1 de nispeten daha büyük parça elde etmeye çalıştım. Havucu rendeledim ve teflon tavada biraz zeytinyağıyla ve 2 yemek kaşığı su ilavesiyle yumuşayana kadar pişirdim. Daha sonra ayırdığım bir bölüm patesle iyice karıştırdım. Zeytinyağ, yarım limon ve tuzla tatlandırdım ve kenara ayırdım. Bu, turuncu renkli salatam olmuş oldu. Kırmızı lahanayı ince dilimledikten sonra aynı şekilde biraz zeytinyağ ve tuz ilavesiyle teflon tavada pişirdim. İyice yumuşadıktan sonra rondoda çektim. Onu da ayrılan patatesle, zeytinyağ, limon ve tuzla karıştırdım ve mor renkli salatamı da elde etmiş oldum. Kalan daha büyük orandaki ezilmiş patatesin içine soğanları, maydanozları, naneyi, zeytinyağ, limon ve tuzu ekledim. Onu da iyice karıştırdım ve yeşil renkli salatamı elde ettim. Bir borcamın içerisine streç folyo yerleştirdim ve en alta yeşil salata, üzerine turuncu salata ve en üste de mor salata olmak üzere kat kat salataları sıraladım. Bir servis tabağına, borcamı ters çevirerek yerleştirdim ve çıkan salatanın üzerinden streç folyoyu ayırdım. İşte böyle bir güzellik çıktı ortaya. Tekrar afiyet olsun...

Sıralı resimden henüz anlatmadığım iki tarif kalıyor sanırım. Biri Sosisli Börek, diğeri de Elmalı Tarçınlı Pasta. Sırt ağrılarım coştu şu anda. O nedenle ufak bir araya ihtiyacım var. En kısa zamanda gelecek onlar da cadının sayfasına...

7 yorum:

Saglıklımutfak dedi ki...

Hepsi süper ama ben en çok kabağı severim . eline sağlık sevgiler iyi haftalar

Sevil Şahin dedi ki...

cadıcım ellerine sağlık bencede süper olmuş hımm hepsi harika hele kabağa asla hayır diyemem :))

Hayattan Azıcık dedi ki...

Ay sen Bodruma taşınsana şeker yapar yapar yeriz beraber.
Bende hayattan azıcık dedim ama genelde tarif yayınlıyorum. Tarif olsun ayrıca canım kadınız mutfaktayız hayatımızın çoğu mutfakta geçmiyormu?
sarma içi trifini bekliyorum ben kısırı çok sık yaparım ama sarma içini hiç yapmadım yayınlada bu hafta misafirlerime yapayım...

Pınar Günay dedi ki...

ah bu yorumlar...beni nasıl mutlu ediyor anlatamam. teşekkürler dostlar:)
Ben bodrum'a geldiğim zaman hemen gelcem yanına zaten:)

Nilgün Komar dedi ki...

şekerim tariflerin çok güzel menüde en çok renkli salataya bittim ben :))

bu arada blogunu tanımış oldum vede çok memnun oldum.. ortaköy buluşmasındaki kaydından seni buldum.. geliyor olmana çok sevindim..

görüşmek dileği ile..

Yemekbahane dedi ki...

Pınar merhaba,

Henüz ilk ziyaretim bloğuna ama çok keyfli olduğu daha girer girmez belli. Herşey çok güzel gözüküyor.Ellerine sağlık.

Sevgiler
Müge

Pınar Günay dedi ki...

Mügecim çok teşekkür ederim nazik yorumun için, her zaman beklerim:)

PINAR CADISI © 2007 All Rights Reserved