18 Ağustos 2008 Pazartesi

MELİS'İN KIZI MELİS...

Gri, zarif bir kediydi Melis. Apartmanın altında beslediğimiz, 5 kedi daha olduğu için eve alamadığımız, zaten eve gelmek istemeyen, küskün, mahsun bir kedi...Bir asalet abidesi...Abartmıyorum, evet yüceltiyorum çünkü kediden bir nebze olsun hazzetmeyen bir insan dahi onu gördüğünde hayranlığını gizleyemezdi.
Almışlar, bırakmışlar. Heves etmişler, yavruyken güzelmiş, büyümüş, bırakmışlar. İşte bu kadar basit...Hani bir bibloyu alırsınız, koyarsınız rafa. E diyelim biblo canlı ve başladı yaramazlık yapmaya, atarsınız değil mi? Ama o biblo...Peki Melis?
"Kısır mıdır, kısırlaştıralım mı?" diye düşünürken bir baktık ki Melis hamile. O zarif şey karnı burnunda, göbek bir sağa, bir sola dolaşıyor. Bizim eski evin yolu direk caddeye çıkardı, ama yan sokakla arasında bir duvar vardı. Melis hep o duvardan atlardı. Bize de adeta uyarırcasına kafasıyla işaret ederdi "duvardan geçin, caddeye çıkmayın" diye. O kadar akıllı işte.
Bir gün bir baktık 5 tane şirin yavru. Güzelce büyüttü hepsini, ne zaman ki 2 aylık oldular, karar verdi gitmeye...
Bizi hep uyarırdı ya "caddeye çıkmayın" diye. İşte o caddede, araba çarptı ona ve gitti Melis, ardında 5 yavrusuyla...
Ne oldu bu dramatik hikayenin sonunda? Yavrulardan birini, aynı ona benzeyen bir tanesini babama verdik. Yalnız yaşıyordu o dönem, "kedi arkadaşın olur" dedik. Adını da Melis koyduk:)
Ah o Melis, annesine bir parça olsun benzemeyen, minik canavar Melis...


Bizim Melis...


Yıllar geçti, babam ve annem ikinci baharlarını yaşarken biz Gökhan'la ilk baharımız için ilk adımlarımızı attık 2006 senesinde...Tabi kedileri de paylaştık. Bıdık, Tarçın, Pandora ve Melis bizimle yaşayacaktı.

Zaten Gökhan Melis'e aşık. Melis de ona...Ayrılamıyorlar, Melis biraz ortadan kaybolsun bizim ki başlıyor kahrolmaya...

Melis şimdi 5 yaşında, yaramaz, canavar, deli, manyak bir domuzcuk...

Gerçi yaşlandıkça olgunlaşıyor ve annesine daha çok benzemeye başlıyor ama hep komik, çok komik...
Bizi mutlu ediyor, babasını gülümsetiyor, evde futbol oynuyorlar Gökhan'la, koşturup duruyorlar.
Biraz sesi kısık. Böyle grip olmuş, bir ay ateşli yatmış birinin "miyav" dediğini düşünün, öyle işte...

Nereye gelirse, ordaki eşyaları eliyle, göbeğiyle, kafasıyla aşağıya atar, savurur, dağıtır. Hani Gremlins vardı 80'lerde, işte o Gremlinler gibi Melis.

Yandaki resim için uğraşmadık inanın. Bir de baktım odanın ortasında böyle duruyor Melis.
Şaşkınlık içinde beni izledi, cep telefonumu alıp gelirken. Hemen çektim ben de resmini.

Annesinden epeyce farklı bu Melis. O da gri ama o kadar...

Öyle şirin, öyle yaramaz, öyle tatlı...

2 yorum:

neslihan erzincan özgür dedi ki...

Sevgili Pınar,nasılsın,uzun zamandır yazmayınca merak ettim.umarım iyisindir.sevgiler...

Pınar Günay dedi ki...

iyiyim neslihancığım, sadece ufak bir tatile çıktık eşimle. Biraz uzak kaldım herşeyden ama iyi de oldu:) neyse, bir sürü güzel anıyla geldim, çoğunu paylaşacağım buradan...Çok sevgiler, ilgin için çok teşekkürler...

PINAR CADISI © 2007 All Rights Reserved